http://www.tuketicifinansman.net/2013/06...ir-mi.html
Sıklıkla karşılaşmışızdır; Model yükseltmek için satıyorum. Para biriktiremiyorum; bu yüzden araba alıyorum.
Peki yatırım amaçlı ya da yatırım olmasa bile birikim amaçlı araba almak ne kadar mantıklı?
80' li -90'lı yıllarda tıpkı teknolojik eşyalarda olduğu gibi üretim azdı ve araç almak hayli pahalı bir ihtiyaçtı. Doğal olarak da prestij için değil ancak gerçekten ihtiyaç için alınıyordu. Satmak istendiğinde de iyi bir fiyattan satılıyordu.
Oysa günümüzde artık her şeyin hızla eskitildiği tüketim kültüründe araç da aldığınız anda değer yitiren metaya dönüşüyor.Sürekli daha fazla harcamayı güdüleyen şartlarda özellikle gençlerde ''Bir daha bu yaşta olmayacağım'' mantığıyla araç almak ve borçlanmak hayli yaygın.
Unutulmaması gereken nokta tıpkı sağlıkta olduğu gibi en iyi yatırım genç yaşta başlanan yatırımdır.
Araç her geçen zaman model yılının eskimesinden dolayı pirim yapması söz konusu değildir. Ayrıca da kazayla karşılaşma olasılığını ve değer yitirme durumunu dikkate aldığımızda mevcut piyasa koşullarında araca yatırdığınız para istikrarlı şekilde enflasyon karşısında eksilir.
Üzerine bir de kredi kullanılıp borçla alınırsa aldığınız araç düşündüğünüz miktarın daha da üzerine çıkar.
Peki bu işten hiç mi para kazanılmaz? diye soran ola bilir. Kazanılır tabi ki. Eğer bu işi profesyonel olarak yapıyorsanız kazanılır.
Filo şeklinde sıfır araç alımlarında uygun indirimlerle ve krediyle alınan araçlar tek tek satılarak para kazanılır.
Bazı firmaların çalışanlarına ve ailesine uyguladığı oldukça hatırı sayılır indirim ve düşük faizli krediyle alıp satarak kazanılabilir.
Zaten ihtiyacın olan aracı uygun denk gelince alıp ve yine fiyatını bulunca satarak kullandığı kar olarak değerlendirile bilir.
Para biriktirmek için yada yatırım amaçlı araç almak kendini kandırmaktan öteye geçmez.
Tasarruf ve yatırım olabildiğince erken yaşta öğrenilmeli ve uygulanmalıdır.Aile içinde çocuklara da olabildiğince erken öğretilmelidir.
Her şeyin çok hızla değişiverdiği dışa bağımlı, büyümesini ihracattan değil de tüketim üzerinden gerçekleştiren bizim gibi ülkelerde gelecek planı mutlaka doğru şekilde yapılmalıdır.
Sıklıkla karşılaşmışızdır; Model yükseltmek için satıyorum. Para biriktiremiyorum; bu yüzden araba alıyorum.
Peki yatırım amaçlı ya da yatırım olmasa bile birikim amaçlı araba almak ne kadar mantıklı?
80' li -90'lı yıllarda tıpkı teknolojik eşyalarda olduğu gibi üretim azdı ve araç almak hayli pahalı bir ihtiyaçtı. Doğal olarak da prestij için değil ancak gerçekten ihtiyaç için alınıyordu. Satmak istendiğinde de iyi bir fiyattan satılıyordu.
Oysa günümüzde artık her şeyin hızla eskitildiği tüketim kültüründe araç da aldığınız anda değer yitiren metaya dönüşüyor.Sürekli daha fazla harcamayı güdüleyen şartlarda özellikle gençlerde ''Bir daha bu yaşta olmayacağım'' mantığıyla araç almak ve borçlanmak hayli yaygın.
Unutulmaması gereken nokta tıpkı sağlıkta olduğu gibi en iyi yatırım genç yaşta başlanan yatırımdır.
Araç her geçen zaman model yılının eskimesinden dolayı pirim yapması söz konusu değildir. Ayrıca da kazayla karşılaşma olasılığını ve değer yitirme durumunu dikkate aldığımızda mevcut piyasa koşullarında araca yatırdığınız para istikrarlı şekilde enflasyon karşısında eksilir.
Üzerine bir de kredi kullanılıp borçla alınırsa aldığınız araç düşündüğünüz miktarın daha da üzerine çıkar.
Peki bu işten hiç mi para kazanılmaz? diye soran ola bilir. Kazanılır tabi ki. Eğer bu işi profesyonel olarak yapıyorsanız kazanılır.
Filo şeklinde sıfır araç alımlarında uygun indirimlerle ve krediyle alınan araçlar tek tek satılarak para kazanılır.
Bazı firmaların çalışanlarına ve ailesine uyguladığı oldukça hatırı sayılır indirim ve düşük faizli krediyle alıp satarak kazanılabilir.
Zaten ihtiyacın olan aracı uygun denk gelince alıp ve yine fiyatını bulunca satarak kullandığı kar olarak değerlendirile bilir.
Para biriktirmek için yada yatırım amaçlı araç almak kendini kandırmaktan öteye geçmez.
Tasarruf ve yatırım olabildiğince erken yaşta öğrenilmeli ve uygulanmalıdır.Aile içinde çocuklara da olabildiğince erken öğretilmelidir.
Her şeyin çok hızla değişiverdiği dışa bağımlı, büyümesini ihracattan değil de tüketim üzerinden gerçekleştiren bizim gibi ülkelerde gelecek planı mutlaka doğru şekilde yapılmalıdır.