Selamlar güzel forumun nadide dostları,
Tam 2 yıl 1 ay 20 gün, yaklaşık 33 bin km kullandığımız 2017 XV Comfort, makyajlı ancak eski kasa aracımızı birkaç konu nedeniyle değiştirmeye karar verdik:
Yükselen fiyatlar nedeniyle bir daha ne zaman başka araç alabiliriz / Mevcudu yenileyebiliriz?,
Geniş bagaj ihtiyacı,
Daha fazla konfor,
Daha güçlü bir motor,
Maddi olarak yaptırmaya mecbur kaldığımız bir tadilat derken, 68 bine gelmiş olan Panda XV'mizi
satışa çıkarttık.
İlk üç hafta çok detaylı açıklamanın da etkisi ile oldukça saçma talep ve sorularla karşılaştım.
Dördüncü hafta, ilanın son gününü beklemeden satıştan çektim. Dört gün sonra, gayet kısa ve net bir açıklama ile ilana koydum, 1 saat içinde fazla sayıda telefon geldi ve satıldı.
Fiyatı düşük yazdığımı düşünmüyorum, çünkü benim kasa oldukça az sayıda mevcut olan Comfort'tu. Ayrıca, satmak istemeyen ya da satılmasa da olur diyenler yüksek yazıyor, neredeyse 1 yıla varan sürelerde bekleyen araçlar var malum sitede, amacım ticaret yaparak bu işten para kazanmak değildi açıkçası.
Aracımızı değerine vererek, zor bulunacak cinsten güzel ve amaçladığımıza uygun bir araç ile değiştirmekti.
Sattık. Belirlediğimiz 225 bin km deki 2009 Forester (A/T) sahibi, hemen satmak istemedi, bize en erken 4 gün sonra satabileceğini belirtti. Bizim arabası kalma durumumuz pek yok, en azından ucu açık şekilde araçsız kalma lüksümüz de bulunmuyordu. Hızlıca taradım ilanları.
O da ne? 2005 model, 4 adet toplam 4bin TL civarında sürtme olan, ailenin 4 aracından biri olarak kullanılmış, 136 bin kmde, Legacy ile karşılaştım.
Gidip bakalım dedik. Sattığımız günün akşamı olan Cts akşamı saat 7 30da araca bakmaya gittik.
Bu arada arayış içerisinde iken, benim aklım doğrusu benzer aralıkta 2,7 CRD Grand Cherokee (2003, 2004), 2,8 CRD Paşa kasa Cherokee, 2006 2007 3,0 CRD Grand Cherokee'lere gitmedi değil.
Hatta bir de 3,1 Dizel Fiat motorlu Grand Cherokee de gittik baktık arada, birkaç milyon dolar değerindeki bir villada, ancak aracın motor ve yürüyen aksamının hali içler acısıydı... Yağa su karışmış da, tamir ettirmişler de, şu an kusursuzmuş, ancak cikcikcikcik ötüyor çalıştırınca...
Ne 4 çeker araçlar göstersem de eşim son kararını verdi, beğendiremedim başka marka araç, ne de olsa haftaiçi o kullanıyor ve kızımla biniyorlar. Kesinlikle Subaru'dan başka araç bakmayacaktık... Zaten her ne kadar göz alıcı görünse de diğer markalar, açıkçası 93den beri hayalime kavuşmuşken, bu markadan ayrılmak benim için gerçekten çok çok zordu. Yani hanım istese de, XV almadan önce yaptığım gibi, akşam yemeklerinde yanlışlıkla(!) Subaru ve yol güvenliği videoları açacaktım internette.
Velhasıl, Cts akşamı gidip kullandık biraz Legacy'i.
Direksiyon pompasından sona dayayınca gelen mekanik ses dışında problemi görünmüyordu.
Dile kolay 16 yıllık araç. Ben ilk ve tek kullanıcısı olması konusunu çok önemsemem diye düşünen bir insandım, ancak karşımıza bu derece kozmetik açıdan kusursuz bir araç çıkınca doğrusu insan farklı düşünmeden edemiyor. Koltuklara, özellikle arka koltuklara oturulmadığı söylenirse yanlış olmaz, konsol, tavan, deri döşemeler ve torpidoda yırtık, çatlak, çizik bulunmuyor. Teyp çevresi, vites çevresi metalik, buralarda da görünüm doğrusu XV den bir değil birkaç adım önde (Hem kalite hissi hem çizik sizlik anlamında)
Aracın ilk çalışması, rölanti ve ilk sürüş çok sessiz. (Direksiyon pompası haricinde) Arka stop lar ve ön farlar tamamen sahibinin estetik zevki sonucu, güneş sararması nedeniyle Japonya'dan getirtilmiş, vernik ve cilanın eskimesinden dolayı yine yetkili serviste kayıtlı olarak belaltı tabir edilen şekilde boyanmış. Hatta ön sağ park ampülü 2005'te fabrika çıkışındaki şekliyle aynalı ampül olarak duruyor. Yedek anahtar ağzında plastik kaplama çıkartılmamış ve yedek anahtar üstündeki kapı işaretleri silinmemiş, hiç kullanılmamış.
Sunroof kusursuz. Kapı camlarını açma zaten apayrı bir zevk, kapılarda çerçeve yok. Halis çocukluk rüyalarımdan biridir çerçevesiz kapı. Yere yakın kabin, biniş ve iniş elbette XV vb yüksek araca gmre daha zor diyebilirim, ancak o yere yakınlık Sport Sedan denilen sınıf araca bindiğiniz etkisini damarlarınızda hissettiriyor. Aracı aldıktan sonra, ısınmasını beklerken en büyük keyiflerimden biri hatta başlıcası önce kapı camını açmak, sonra çerçevesiz camlı kapıyı açarak ve kapatarak araçtan inmek, tekrar binmek, inip binmek için bahane yaratmak.
Sürüşe gelince, uzun yol deneyimi şu ana kadar sadece Kocaelili / Sakaryalı dostlarımızın güzel daveti ve ev sahipliği ile Kerpe'ye oldu.
Uzun yolda muazzam bir konfor mevcut. Hızlanma, sessizlik, trim seslerinin bu km ye rağmen xv ye göre azlığı, muazzam ses sistemi (Önceki sahibi çok titiz ve özenliymiş bu alanda da), asfaltın dalgalandığı bölümlerdeki o eşsiz yaylanma... Gerçekten farklı segment ve farklı bir sedan olduğunu hissettiriyor.
Almaya karar verdiğim Pzt günü, 16 yıldır aracın gittiği bahse konu yetkili servisi de aradım, çok nazikçe telefonda bazı sorularımı yanıtladılar. KVKK kapsamında olabileceği düşüncesi ile bazı soruları sormadım, zaten kendileri de gayet objektif şekilde yanıtlar ile doyurucu bilgi sağladılar sağolsunlar. (Normalde telefonda bilgi veriyorlarmış)
İlk kontrol ekspertizde, ki güya kurumsal, oldukça dik yokuşta arabayı zorlamaya kalktı, müdahale ettim, şanzımanda vuruntu varmış kötü şekilde, durum vahimmiş, tanıdığı iyi usta varmış, yanlış anlamayalımmış... Abi sen daha o gaza dokunma direkt dükkana dönelim, dedim. Hanım da yanımda, onun evhamlandığını anladı, daha üsteler gibi oldu, ben de hanıma zaten Cadde ye götüreceğimi ve buradaki sonuç ne olursa olsun (Şase, podye ağır kusurları dışında) bu aracın şanzıman motor vb incelenmesi için ekspertize güvenmediğimi net biçimde ifade ettim, ekspertiz duydu, biraz bozuldu tabii. Oraya gitme amacımızın en büyük nedeni, kafesin sağlam / işlemli olup olmadığını anlamaktı. Kafeste problem yok. O zaman devam.
Noterdeki işlemlerde direksiyon pompasını dile getirdim, o noktada Cadde'den aldığım tamirat yönelik işlem parasını indirim konusu yaptık.
Hayırlısıyla aldık.
İlk kontrollerde radyatör hortumu, direksiyon yastıkları / kulakçıkları, pompa revizyonu, şanzıman yağı, aks körüğü, motor kulakçığı, vb bir kısım detayları değiştirdik, güzel bir fatura çıktı.
Hayırlısı ile kullanmaya başladık.
Ancak üzerinde yazlık Michelin vardı, hemen lastikçimi arayıp elinde uygun ne olduğunu sordum, yazlıkların (Fotoğraflarını gönderdim) fena durmadığını belirtti, ne istediğimi sordu, kışlık ile uğraşmak daha zor 4 mevsime göre, ancak Mudurnu ve diğer yan etmenleri de düşünüp bu sefer (2 yıldır ayrı kaldığım) kış lastiklerini tercih ettim (2021 sonuna yakın, TS870 Continental'de karar kıldık) Telefonla / görmeden satın aldım, 4 gün sonra bir zam, 10 gün ve 10 gün ardarda, 20 gün içinde toplam 3 kez zamlandı.
Ön camlarda film yoktu, yine yetkili servis çizgisini bozmamak için filmleri de servisimizde hallettik.
Bu arada ses sisteminde küçük bir ekleme yaptım. Ses iyice kendine geldi diyebilirim.
Ancak benim ve ailem için tek büyük eksik, bluetooth, yok...
Buna uygun aparat arıyorum, açıp arkadan bir yerine takıp tunein Radio, Spotify, powerapp, dinlemek veya telefonla konuşmak için.
Özelliklerden bahsettik aslında, ek olarak el gazı şeklinde hükmedilebilen Hız Kontrol sistemi de var.
Bagaj çok yeterli. Arka koltuklar ve diz / baş mesafeleri XV'de de iyiydi ancak bu kasamızda iş farklı boyutlara taşınmış durumda
Hızlanma konusunda şimdilik bir sıkıntı yaşamadım. Elbette ki, turbosuz 114 beygir den sonra,
2bin cc ve 138(?)/140(?) beygir oldukça farklı. Tok bir sürüş izlenimi var. Çizgisi net. Basınca ağzı, dalağı, kulağı, gözleri ayrı ayrı oynamıyor. Şahsi görüşüm, bir güzel hafif hırıldayan ya da hafifçe homurdanan egzoz şart... Çünkü o kas, o altyapı var gibi görünüyor. Elbette bir H6 değil, ya da 2,0XT 2,5XT değil ama yine de kaldırabilecek bir 2,0, hafif bir homurtu için yeterli / uygun olur diye düşünüyorum. Arıcan'da arada bunu da halledebilirsem uygun fiyata, yeme de yanında yat (Not: Son, Asal'daki kontrolde, benim uyarım ile yapılan kontrolde, orta egzoz iç elyafı arının tekrar sarılmasının yerinde olacağı belirtildi. Ayrıca arkada denge kolu değişmeliymiş)
Xvye kıyasla, Kuzey otobanında zorlanmadan 210'a çıktım (Etrafta başka araç/canlı vb yokken) Sonrasına çekindim doğrusu. Ara hızlanma çok tatminkar. Vites geçişleri cvt'de sanki daha pürüzsüzdü. Galiba şanzımanda selenoid(?) bakımı hasıl olacak, ya da çalışma prensibi biraz vuruntulu cvt'ye göre (Geçen hafta aks kontrolü için Asal'a uğradığımda, Erdoğan bey ile test sürüşü yaptık. Deyvit bey ile biraz sohbet ettik) Fren hidroliğini değiştirdik. Şanzımanın hafif sarsıntılı çalıştığını ancak şu an açmaya gerek olmadığını belirttiler. Bu biraz hüzünlendirdi tabii...
Hızlanma, uzun yolda yaylanma, XV'ye göre sessizlik ve bu kabin ferahlığı ile hızlı gitmek ve uzun yol sürüşü bambaşka duygular oluşturuyor, demiştim. Ancak bu arabanın güzel ve zevk veren yanlarından biri de aslında yavaş kullanmak, sunroofu açıp, espressoyu yudumlayarak (Türk kahvesi de olur tabii)
Gelelim en büyük farka, yakıt elbette ki bir tık fazla XV'ye göre, galiba 4 vites, bunun etkisi çok diye düşünüyorum. Ancak sanayide duyduğum bir söz var, aslan besliyorsan yemini ihmal etmeyeceksin. Kesinlikle tüp takılmamış, ben de zaten benzin dışında bir yakıt kesinlikle düşünmüyorum. Tüp, vb ticari olarak araç kullanıyorsam ilgim dışında kalıyor. En az 2,5 olmazsa dizel de ilgim dışında (Mesela 2006 BMW 5,35d vb olur, hem de ne olur, iyi olur, hoş olur, güzel olur )
İç mekana gelirsek, o yıllar için kırmızı detay aydınlatma çok elit, ayrı bir hava katıyor. Oldukça selektif bir bakış açısı mevcut. Saklama gözleri fazlası ile detaylı ve düşünceli oluşturulmuş. Hem yolcu hem şoför tarafı güneşliklerde makyaj aynası ışıklandırma sahip.
Koltuk konforu çok çok iyi. Yeni kasa xvnin koltuğu benim xvden güzeldi, ancak legacy nin koltuklar daha yanal sarmalıyor gibi geldi sanki. Virajlarda koltuk dışına doğru taşma yok, çünkü yanal destekler yüksek. Isıtma ise sanıyorum kademeli. Aç kapa şeklinde değil de, kademeli olarak düğme ittirilerek ısıtma açılıyor. Ancak 1 kez ısıtma ihtiyacı oldu, onda da azar azar değil de gerçekten hava buz gibi olduğu için kademe var mı yok mu deneyemedim, henüz. Arka orta kol dayama çok geniş, bunun yanında arka orta ayak yerinde (Ön orta kol dayamanın bitişine) açılıp kapanan bardaklıklar var. Daha önce böyle bir detaylar başka araçta karşılaşmamıştım, dökülürse koltuğa değil de yere dökülsün, oh güzel düşünmüşler. Ancak yine de araç içinde zorunlu haller dışında birşeyler içmek su dışında yasak, zorunlu haller dahilinde de olsa benim kurallarımda yiyecek ise zaten yasak, dışarıda yenmeli. Umarım haftaiçi uygumanıyordur, şimdilik yendiğinde dair delile rastlamadım
Yoksa sıkıntı çıkabiliyor, tansiyonum çıkıyor, uykum kaçıyor.
Sanıyorum silecek ısıtma var, sol tarafta silecek işaretli bir düğme mevcut , ancak henüz çalışıp çalışmadığını anlayabilmiş değilim.
Ayrıca arka cam reziztansı da bozuk olabilir, çalışıp çalışmadığını anlayacak buğu henüz içeride oluşmadı (Genelde sunroof aralayarak ve klima ile daimi şekilde araç içinin havadar olmasına çalışıyorum, bu yüzden de buğu oluşmuyor diye düşünüyorum)
Yan aynalar manuel olarak kapatılıyor.
Ayna üstlerine siyah folyo kaplama yaptırdım (Bostancı Oto Sanayi'de, folyo max, işinin ehli genç arkadaşlar)
Gelelim Forester'dan da Xv'den de bana göre en büyük farka, yol ve özellikle viraj tutuş. Evet, özellikle yeni sistemler, güvenlik yardımcıları (Aktif güvenlik yardımcıları) ile birlikte sürüş dinamizmi ve yolda gidiş karakteri çok farklılaşma eğiliminde günümüz araçlarında, yol / sürüş güvenliğine yardımcı olan VDC başta olmak üzere çok çeşitli değişiklikler mevcut 2005 yılındaki teknolojiye göre bu günlerdeki Subarularımızda...
Ancak eski kafa, belki de petrolhead diye tanımlanabilecek biri olarak, 2000'lerin başından itibaren safiyane sürüş zevkinin törpülenmeye başladığını (2010 civarı bitiş), hatta artık elektrik, hibrit, otonom sürüş vb ile iyice evde robot süpürge ile ev temizliği yapmaya benzer bir hissiyata dönüştüğünü ifade edersem yanlış olmayacaktır.
Bu nedenlerle, ve bunun yanında da dizayndan kaynaklanan kaporta çizgisi ile Legacy'nin viraj almasında, Xv'de hararetle gözlemlediğim (Limit dışı kullanım ölçülerinde) kafadan viraj içine kayma eğilimi yerine daha doyurucu ve dengeli bir şase ve 4x4 uyumu var, çizgiden sapmama keskinliği çok daha net kendini ortaya koyuyor, demek yanlış olmayacaktır. Yani ağırlık merkezinin birkaç cm daha yukarıda olması, sanki XV ile viraja girildiğinde Legacy'ye göre kafanın viraj içine doğru kayma eğilimi göstermesine neden oluyordu gibi hissettiriyordu bana. Tamamen subjektif bir gözlemdir bu.
Bunun yanında, Legacy'ye yaptıklarıma / değişikliklere dönersek, geçen hafta radyatör değişti.
Aks körüğünün aldığımızda yırtık olması sebebiyle sanırım, aksın değişim ihtiyacı ortaya çıktı (Bekle beni 28 Ocak, Arıcan)
Cam filmini bile yetkili serviste yaptırmaya çalıştım, lakin aks fiyatını duyunca açıkçası bir adım değil, birkaç adım geri attım maalesef.
Elbette insan herşeyi ile orijinal olsun istiyor, bazen ise bütçe müsaade etmiyor. Satarken orijinali ile değiştirmeyi düşünüyorum. (Torna ve frezeleme yöntemleri ile tamir ettiren 2 arkadaşım, bir tanesi Fiat diğeri 2,0cc dizel 406 station wagon, kaç yıldır sorunsuz bindiklerini söyleseler de, Arıcan'a ve forum üyesi arkadaşlarımız, başta @nitro37 ve birkaç arkadaşımız (Kocaeli grubumuzda) olmak üzere, güvenmem nedeniyle Arıcan'da değişiklik kararı verdim. Bu sayede Mudurnu'dan bir gün önce hanım ve kızımla birlikte başkent Ankaramız'ı da bir gezmiş olmayı umuyoruz.
İhtiyaçlar var elbette, en kısa sürede bir bluetooth bağlantısı bulmam gerekiyor, teybin orijinalliğini bozmak istemiyorum. Spotify, powerapp, Tunein Radio özellikle uzun yolda olmazsa olmazlarımız ailecek. Telefonla bluetooth ile hoparlörler den konuşma da diğer ihtiyaç tabii bunun yanında.
Homurtu demeyeyim de, kendi kendine diyaframdan söylenen bir egzoz, led ampül ler
215 45 17 jant ve lastik.
(Ha bu arada, le dampülşer taktım, ön park ve arka parklara. Üstelik arkalara kırmızı led buldum. 1 hafta sonra 4ü birden söndü. Şase yapmış, röle yanmış, far kolu yanmış. İyi ki arabayı yakmadık bir LEDden. Yetkili serviste çok matah birşey osla kendilerinin takıp satacaklarını belirttiler ve yapmamam gerektiğini söylediler. Oysa ki Xv'de 2 yıl civarında tüm ampül leri photon marka sorunsuz kullanmıştım, sonuçta led çok daha az watt çekiyor, niye yandı anlamadım (+ ile + çakışmadından vb bahsettiler, çok anlayamadım bahsedilen sorunları)
Acaba marka çok farkeder mi?
Sonuçta bahse konu arka ve ön parklar yine standart ampüle döndü, risk almamak için.
Kadıköy'de çok eskiden bildiğim bir dükkan var, @ficasso da iyi tanıyor kendisini. O arkadaşımı ziyaret edip, 2 adet dikdörtgen led sis aldım, kısmetse Arıcan'da,
A. Ön aks,
B. 2 adet led sis montajı,
C. Ön arka park ledler, değişim olup,
Tavsiyeleri doğrultusunda,
D. Egzoza, kendi kendine söylenmesi nasıl olur (Homurtu) öğretilecek (Zaman ve bütçe uyarsa)
Tam 2 yıl 1 ay 20 gün, yaklaşık 33 bin km kullandığımız 2017 XV Comfort, makyajlı ancak eski kasa aracımızı birkaç konu nedeniyle değiştirmeye karar verdik:
Yükselen fiyatlar nedeniyle bir daha ne zaman başka araç alabiliriz / Mevcudu yenileyebiliriz?,
Geniş bagaj ihtiyacı,
Daha fazla konfor,
Daha güçlü bir motor,
Maddi olarak yaptırmaya mecbur kaldığımız bir tadilat derken, 68 bine gelmiş olan Panda XV'mizi
satışa çıkarttık.
İlk üç hafta çok detaylı açıklamanın da etkisi ile oldukça saçma talep ve sorularla karşılaştım.
Dördüncü hafta, ilanın son gününü beklemeden satıştan çektim. Dört gün sonra, gayet kısa ve net bir açıklama ile ilana koydum, 1 saat içinde fazla sayıda telefon geldi ve satıldı.
Fiyatı düşük yazdığımı düşünmüyorum, çünkü benim kasa oldukça az sayıda mevcut olan Comfort'tu. Ayrıca, satmak istemeyen ya da satılmasa da olur diyenler yüksek yazıyor, neredeyse 1 yıla varan sürelerde bekleyen araçlar var malum sitede, amacım ticaret yaparak bu işten para kazanmak değildi açıkçası.
Aracımızı değerine vererek, zor bulunacak cinsten güzel ve amaçladığımıza uygun bir araç ile değiştirmekti.
Sattık. Belirlediğimiz 225 bin km deki 2009 Forester (A/T) sahibi, hemen satmak istemedi, bize en erken 4 gün sonra satabileceğini belirtti. Bizim arabası kalma durumumuz pek yok, en azından ucu açık şekilde araçsız kalma lüksümüz de bulunmuyordu. Hızlıca taradım ilanları.
O da ne? 2005 model, 4 adet toplam 4bin TL civarında sürtme olan, ailenin 4 aracından biri olarak kullanılmış, 136 bin kmde, Legacy ile karşılaştım.
Gidip bakalım dedik. Sattığımız günün akşamı olan Cts akşamı saat 7 30da araca bakmaya gittik.
Bu arada arayış içerisinde iken, benim aklım doğrusu benzer aralıkta 2,7 CRD Grand Cherokee (2003, 2004), 2,8 CRD Paşa kasa Cherokee, 2006 2007 3,0 CRD Grand Cherokee'lere gitmedi değil.
Hatta bir de 3,1 Dizel Fiat motorlu Grand Cherokee de gittik baktık arada, birkaç milyon dolar değerindeki bir villada, ancak aracın motor ve yürüyen aksamının hali içler acısıydı... Yağa su karışmış da, tamir ettirmişler de, şu an kusursuzmuş, ancak cikcikcikcik ötüyor çalıştırınca...
Ne 4 çeker araçlar göstersem de eşim son kararını verdi, beğendiremedim başka marka araç, ne de olsa haftaiçi o kullanıyor ve kızımla biniyorlar. Kesinlikle Subaru'dan başka araç bakmayacaktık... Zaten her ne kadar göz alıcı görünse de diğer markalar, açıkçası 93den beri hayalime kavuşmuşken, bu markadan ayrılmak benim için gerçekten çok çok zordu. Yani hanım istese de, XV almadan önce yaptığım gibi, akşam yemeklerinde yanlışlıkla(!) Subaru ve yol güvenliği videoları açacaktım internette.
Velhasıl, Cts akşamı gidip kullandık biraz Legacy'i.
Direksiyon pompasından sona dayayınca gelen mekanik ses dışında problemi görünmüyordu.
Dile kolay 16 yıllık araç. Ben ilk ve tek kullanıcısı olması konusunu çok önemsemem diye düşünen bir insandım, ancak karşımıza bu derece kozmetik açıdan kusursuz bir araç çıkınca doğrusu insan farklı düşünmeden edemiyor. Koltuklara, özellikle arka koltuklara oturulmadığı söylenirse yanlış olmaz, konsol, tavan, deri döşemeler ve torpidoda yırtık, çatlak, çizik bulunmuyor. Teyp çevresi, vites çevresi metalik, buralarda da görünüm doğrusu XV den bir değil birkaç adım önde (Hem kalite hissi hem çizik sizlik anlamında)
Aracın ilk çalışması, rölanti ve ilk sürüş çok sessiz. (Direksiyon pompası haricinde) Arka stop lar ve ön farlar tamamen sahibinin estetik zevki sonucu, güneş sararması nedeniyle Japonya'dan getirtilmiş, vernik ve cilanın eskimesinden dolayı yine yetkili serviste kayıtlı olarak belaltı tabir edilen şekilde boyanmış. Hatta ön sağ park ampülü 2005'te fabrika çıkışındaki şekliyle aynalı ampül olarak duruyor. Yedek anahtar ağzında plastik kaplama çıkartılmamış ve yedek anahtar üstündeki kapı işaretleri silinmemiş, hiç kullanılmamış.
Sunroof kusursuz. Kapı camlarını açma zaten apayrı bir zevk, kapılarda çerçeve yok. Halis çocukluk rüyalarımdan biridir çerçevesiz kapı. Yere yakın kabin, biniş ve iniş elbette XV vb yüksek araca gmre daha zor diyebilirim, ancak o yere yakınlık Sport Sedan denilen sınıf araca bindiğiniz etkisini damarlarınızda hissettiriyor. Aracı aldıktan sonra, ısınmasını beklerken en büyük keyiflerimden biri hatta başlıcası önce kapı camını açmak, sonra çerçevesiz camlı kapıyı açarak ve kapatarak araçtan inmek, tekrar binmek, inip binmek için bahane yaratmak.
Sürüşe gelince, uzun yol deneyimi şu ana kadar sadece Kocaelili / Sakaryalı dostlarımızın güzel daveti ve ev sahipliği ile Kerpe'ye oldu.
Uzun yolda muazzam bir konfor mevcut. Hızlanma, sessizlik, trim seslerinin bu km ye rağmen xv ye göre azlığı, muazzam ses sistemi (Önceki sahibi çok titiz ve özenliymiş bu alanda da), asfaltın dalgalandığı bölümlerdeki o eşsiz yaylanma... Gerçekten farklı segment ve farklı bir sedan olduğunu hissettiriyor.
Almaya karar verdiğim Pzt günü, 16 yıldır aracın gittiği bahse konu yetkili servisi de aradım, çok nazikçe telefonda bazı sorularımı yanıtladılar. KVKK kapsamında olabileceği düşüncesi ile bazı soruları sormadım, zaten kendileri de gayet objektif şekilde yanıtlar ile doyurucu bilgi sağladılar sağolsunlar. (Normalde telefonda bilgi veriyorlarmış)
İlk kontrol ekspertizde, ki güya kurumsal, oldukça dik yokuşta arabayı zorlamaya kalktı, müdahale ettim, şanzımanda vuruntu varmış kötü şekilde, durum vahimmiş, tanıdığı iyi usta varmış, yanlış anlamayalımmış... Abi sen daha o gaza dokunma direkt dükkana dönelim, dedim. Hanım da yanımda, onun evhamlandığını anladı, daha üsteler gibi oldu, ben de hanıma zaten Cadde ye götüreceğimi ve buradaki sonuç ne olursa olsun (Şase, podye ağır kusurları dışında) bu aracın şanzıman motor vb incelenmesi için ekspertize güvenmediğimi net biçimde ifade ettim, ekspertiz duydu, biraz bozuldu tabii. Oraya gitme amacımızın en büyük nedeni, kafesin sağlam / işlemli olup olmadığını anlamaktı. Kafeste problem yok. O zaman devam.
Noterdeki işlemlerde direksiyon pompasını dile getirdim, o noktada Cadde'den aldığım tamirat yönelik işlem parasını indirim konusu yaptık.
Hayırlısıyla aldık.
İlk kontrollerde radyatör hortumu, direksiyon yastıkları / kulakçıkları, pompa revizyonu, şanzıman yağı, aks körüğü, motor kulakçığı, vb bir kısım detayları değiştirdik, güzel bir fatura çıktı.
Hayırlısı ile kullanmaya başladık.
Ancak üzerinde yazlık Michelin vardı, hemen lastikçimi arayıp elinde uygun ne olduğunu sordum, yazlıkların (Fotoğraflarını gönderdim) fena durmadığını belirtti, ne istediğimi sordu, kışlık ile uğraşmak daha zor 4 mevsime göre, ancak Mudurnu ve diğer yan etmenleri de düşünüp bu sefer (2 yıldır ayrı kaldığım) kış lastiklerini tercih ettim (2021 sonuna yakın, TS870 Continental'de karar kıldık) Telefonla / görmeden satın aldım, 4 gün sonra bir zam, 10 gün ve 10 gün ardarda, 20 gün içinde toplam 3 kez zamlandı.
Ön camlarda film yoktu, yine yetkili servis çizgisini bozmamak için filmleri de servisimizde hallettik.
Bu arada ses sisteminde küçük bir ekleme yaptım. Ses iyice kendine geldi diyebilirim.
Ancak benim ve ailem için tek büyük eksik, bluetooth, yok...
Buna uygun aparat arıyorum, açıp arkadan bir yerine takıp tunein Radio, Spotify, powerapp, dinlemek veya telefonla konuşmak için.
Özelliklerden bahsettik aslında, ek olarak el gazı şeklinde hükmedilebilen Hız Kontrol sistemi de var.
Bagaj çok yeterli. Arka koltuklar ve diz / baş mesafeleri XV'de de iyiydi ancak bu kasamızda iş farklı boyutlara taşınmış durumda
Hızlanma konusunda şimdilik bir sıkıntı yaşamadım. Elbette ki, turbosuz 114 beygir den sonra,
2bin cc ve 138(?)/140(?) beygir oldukça farklı. Tok bir sürüş izlenimi var. Çizgisi net. Basınca ağzı, dalağı, kulağı, gözleri ayrı ayrı oynamıyor. Şahsi görüşüm, bir güzel hafif hırıldayan ya da hafifçe homurdanan egzoz şart... Çünkü o kas, o altyapı var gibi görünüyor. Elbette bir H6 değil, ya da 2,0XT 2,5XT değil ama yine de kaldırabilecek bir 2,0, hafif bir homurtu için yeterli / uygun olur diye düşünüyorum. Arıcan'da arada bunu da halledebilirsem uygun fiyata, yeme de yanında yat (Not: Son, Asal'daki kontrolde, benim uyarım ile yapılan kontrolde, orta egzoz iç elyafı arının tekrar sarılmasının yerinde olacağı belirtildi. Ayrıca arkada denge kolu değişmeliymiş)
Xvye kıyasla, Kuzey otobanında zorlanmadan 210'a çıktım (Etrafta başka araç/canlı vb yokken) Sonrasına çekindim doğrusu. Ara hızlanma çok tatminkar. Vites geçişleri cvt'de sanki daha pürüzsüzdü. Galiba şanzımanda selenoid(?) bakımı hasıl olacak, ya da çalışma prensibi biraz vuruntulu cvt'ye göre (Geçen hafta aks kontrolü için Asal'a uğradığımda, Erdoğan bey ile test sürüşü yaptık. Deyvit bey ile biraz sohbet ettik) Fren hidroliğini değiştirdik. Şanzımanın hafif sarsıntılı çalıştığını ancak şu an açmaya gerek olmadığını belirttiler. Bu biraz hüzünlendirdi tabii...
Hızlanma, uzun yolda yaylanma, XV'ye göre sessizlik ve bu kabin ferahlığı ile hızlı gitmek ve uzun yol sürüşü bambaşka duygular oluşturuyor, demiştim. Ancak bu arabanın güzel ve zevk veren yanlarından biri de aslında yavaş kullanmak, sunroofu açıp, espressoyu yudumlayarak (Türk kahvesi de olur tabii)
Gelelim en büyük farka, yakıt elbette ki bir tık fazla XV'ye göre, galiba 4 vites, bunun etkisi çok diye düşünüyorum. Ancak sanayide duyduğum bir söz var, aslan besliyorsan yemini ihmal etmeyeceksin. Kesinlikle tüp takılmamış, ben de zaten benzin dışında bir yakıt kesinlikle düşünmüyorum. Tüp, vb ticari olarak araç kullanıyorsam ilgim dışında kalıyor. En az 2,5 olmazsa dizel de ilgim dışında (Mesela 2006 BMW 5,35d vb olur, hem de ne olur, iyi olur, hoş olur, güzel olur )
İç mekana gelirsek, o yıllar için kırmızı detay aydınlatma çok elit, ayrı bir hava katıyor. Oldukça selektif bir bakış açısı mevcut. Saklama gözleri fazlası ile detaylı ve düşünceli oluşturulmuş. Hem yolcu hem şoför tarafı güneşliklerde makyaj aynası ışıklandırma sahip.
Koltuk konforu çok çok iyi. Yeni kasa xvnin koltuğu benim xvden güzeldi, ancak legacy nin koltuklar daha yanal sarmalıyor gibi geldi sanki. Virajlarda koltuk dışına doğru taşma yok, çünkü yanal destekler yüksek. Isıtma ise sanıyorum kademeli. Aç kapa şeklinde değil de, kademeli olarak düğme ittirilerek ısıtma açılıyor. Ancak 1 kez ısıtma ihtiyacı oldu, onda da azar azar değil de gerçekten hava buz gibi olduğu için kademe var mı yok mu deneyemedim, henüz. Arka orta kol dayama çok geniş, bunun yanında arka orta ayak yerinde (Ön orta kol dayamanın bitişine) açılıp kapanan bardaklıklar var. Daha önce böyle bir detaylar başka araçta karşılaşmamıştım, dökülürse koltuğa değil de yere dökülsün, oh güzel düşünmüşler. Ancak yine de araç içinde zorunlu haller dışında birşeyler içmek su dışında yasak, zorunlu haller dahilinde de olsa benim kurallarımda yiyecek ise zaten yasak, dışarıda yenmeli. Umarım haftaiçi uygumanıyordur, şimdilik yendiğinde dair delile rastlamadım
Yoksa sıkıntı çıkabiliyor, tansiyonum çıkıyor, uykum kaçıyor.
Sanıyorum silecek ısıtma var, sol tarafta silecek işaretli bir düğme mevcut , ancak henüz çalışıp çalışmadığını anlayabilmiş değilim.
Ayrıca arka cam reziztansı da bozuk olabilir, çalışıp çalışmadığını anlayacak buğu henüz içeride oluşmadı (Genelde sunroof aralayarak ve klima ile daimi şekilde araç içinin havadar olmasına çalışıyorum, bu yüzden de buğu oluşmuyor diye düşünüyorum)
Yan aynalar manuel olarak kapatılıyor.
Ayna üstlerine siyah folyo kaplama yaptırdım (Bostancı Oto Sanayi'de, folyo max, işinin ehli genç arkadaşlar)
Gelelim Forester'dan da Xv'den de bana göre en büyük farka, yol ve özellikle viraj tutuş. Evet, özellikle yeni sistemler, güvenlik yardımcıları (Aktif güvenlik yardımcıları) ile birlikte sürüş dinamizmi ve yolda gidiş karakteri çok farklılaşma eğiliminde günümüz araçlarında, yol / sürüş güvenliğine yardımcı olan VDC başta olmak üzere çok çeşitli değişiklikler mevcut 2005 yılındaki teknolojiye göre bu günlerdeki Subarularımızda...
Ancak eski kafa, belki de petrolhead diye tanımlanabilecek biri olarak, 2000'lerin başından itibaren safiyane sürüş zevkinin törpülenmeye başladığını (2010 civarı bitiş), hatta artık elektrik, hibrit, otonom sürüş vb ile iyice evde robot süpürge ile ev temizliği yapmaya benzer bir hissiyata dönüştüğünü ifade edersem yanlış olmayacaktır.
Bu nedenlerle, ve bunun yanında da dizayndan kaynaklanan kaporta çizgisi ile Legacy'nin viraj almasında, Xv'de hararetle gözlemlediğim (Limit dışı kullanım ölçülerinde) kafadan viraj içine kayma eğilimi yerine daha doyurucu ve dengeli bir şase ve 4x4 uyumu var, çizgiden sapmama keskinliği çok daha net kendini ortaya koyuyor, demek yanlış olmayacaktır. Yani ağırlık merkezinin birkaç cm daha yukarıda olması, sanki XV ile viraja girildiğinde Legacy'ye göre kafanın viraj içine doğru kayma eğilimi göstermesine neden oluyordu gibi hissettiriyordu bana. Tamamen subjektif bir gözlemdir bu.
Bunun yanında, Legacy'ye yaptıklarıma / değişikliklere dönersek, geçen hafta radyatör değişti.
Aks körüğünün aldığımızda yırtık olması sebebiyle sanırım, aksın değişim ihtiyacı ortaya çıktı (Bekle beni 28 Ocak, Arıcan)
Cam filmini bile yetkili serviste yaptırmaya çalıştım, lakin aks fiyatını duyunca açıkçası bir adım değil, birkaç adım geri attım maalesef.
Elbette insan herşeyi ile orijinal olsun istiyor, bazen ise bütçe müsaade etmiyor. Satarken orijinali ile değiştirmeyi düşünüyorum. (Torna ve frezeleme yöntemleri ile tamir ettiren 2 arkadaşım, bir tanesi Fiat diğeri 2,0cc dizel 406 station wagon, kaç yıldır sorunsuz bindiklerini söyleseler de, Arıcan'a ve forum üyesi arkadaşlarımız, başta @nitro37 ve birkaç arkadaşımız (Kocaeli grubumuzda) olmak üzere, güvenmem nedeniyle Arıcan'da değişiklik kararı verdim. Bu sayede Mudurnu'dan bir gün önce hanım ve kızımla birlikte başkent Ankaramız'ı da bir gezmiş olmayı umuyoruz.
İhtiyaçlar var elbette, en kısa sürede bir bluetooth bağlantısı bulmam gerekiyor, teybin orijinalliğini bozmak istemiyorum. Spotify, powerapp, Tunein Radio özellikle uzun yolda olmazsa olmazlarımız ailecek. Telefonla bluetooth ile hoparlörler den konuşma da diğer ihtiyaç tabii bunun yanında.
Homurtu demeyeyim de, kendi kendine diyaframdan söylenen bir egzoz, led ampül ler
215 45 17 jant ve lastik.
(Ha bu arada, le dampülşer taktım, ön park ve arka parklara. Üstelik arkalara kırmızı led buldum. 1 hafta sonra 4ü birden söndü. Şase yapmış, röle yanmış, far kolu yanmış. İyi ki arabayı yakmadık bir LEDden. Yetkili serviste çok matah birşey osla kendilerinin takıp satacaklarını belirttiler ve yapmamam gerektiğini söylediler. Oysa ki Xv'de 2 yıl civarında tüm ampül leri photon marka sorunsuz kullanmıştım, sonuçta led çok daha az watt çekiyor, niye yandı anlamadım (+ ile + çakışmadından vb bahsettiler, çok anlayamadım bahsedilen sorunları)
Acaba marka çok farkeder mi?
Sonuçta bahse konu arka ve ön parklar yine standart ampüle döndü, risk almamak için.
Kadıköy'de çok eskiden bildiğim bir dükkan var, @ficasso da iyi tanıyor kendisini. O arkadaşımı ziyaret edip, 2 adet dikdörtgen led sis aldım, kısmetse Arıcan'da,
A. Ön aks,
B. 2 adet led sis montajı,
C. Ön arka park ledler, değişim olup,
Tavsiyeleri doğrultusunda,
D. Egzoza, kendi kendine söylenmesi nasıl olur (Homurtu) öğretilecek (Zaman ve bütçe uyarsa)