Arkadaşlar az önce aklıma geldi de herkesin dilinde aracında LPG ile yaptığın tasarrufla çelik subap taktırma masrafını da amorti edersin gibi bir takım söylemler var.
Bu olayın gerçek olup olmadığı konusunu da açıklığa kavuşturmakta fayda var.
Arkadaşlar çelik subap olayı herkesin sandığı gibi ömürlük değildir kesin bir çözüm hiç değildir.
Sebeplerine ayrıca değineceğiz ama ilk bilinmesi gereken nokta araçta Subap ayarı bozulması ve ya subap sıkıntısı zannettiğiniz gibi sübap erimesi şeklinde olmuyor her zaman.
Öncelikle subap (valf) denilen mekanizma nın tek parça olmadığnı söyleyeyim. Hepiniz sanıyorsunuz ki aracımda 16 subap (valf) var. Çünkü subap arızasında 16 tane takım sübap isteniyor sizden ama asıl görmediğiniz parça tornacının bu ayarı yaptığı parça olan silindir kapağıdır yani kapaktaki subap yatağı denilen delikler subapı tamamlar. Bu deliklere Subap yatağı ya da teknik adıyla baga adı verilir.
Subap yatağının bozulması bazılarınca subap uzaması olarak adlandırılır ama subaplar da uzayabilir tabi o da oluyor olmaz değil.
Merak edenler youtube dan valf mekanizmasının çalışma prensibini animasyonlarıyla izleyip daha kalıcı bir görsel görmüş olarak bu konuyu pekiştirebilirler.
Araçlarda iki tip subap bulunur bunlardan biri emme diğeri egzoz subabıdır 4 silindirli bir araçta 8 - 12 - 16 ile 24 arası subap olabilir. Hepsi 16 subaplı değildir. 16 Subaplı bir araçta genelde her silindirde 2 emme iki de egzos subabı bulunur. Ayrıca deforme olan subaplar genellikle emme subaplarıdır. Egzos subapları nadiren zarar görür.
Subaplar aynı silindirde emme sırasında ve yanan gazı atarken açılır. Emme olayuı havayı ve yakıtı aynı anda silindirlere göndermek için açılır egzoz ise yanmış yakıtın gazını ve kurumunu atarken açılır her ikisinin de kapalı olduğu zaman diliminde ise yanma ve sıkıştırma meydana gelir yani 4 zamanlı motor denmesinin sebebi de budur aslında.
Önceden bir kaç teknik bilgiyi vermeden konuya bodoslama dalmak istemiyorum çünkü sonra önünüzde Borçlar Hukuku ya da ne bileyim bir İktisat kitabı varmış gibi olaylara Fransız kalmanızı istemem konuyu daha anlayarak öğrenmenizden yanayım Öğretmenlik somutlaştırarak öğretmeyi gerektiriyor mesleğimin hakkını vereyim değil mi
Subap yatağı aşınması teknik adıyla Valf Bagası Resesyonu denen bu olay subapların kapandığında motor yanma ve sıkıştırmayı yaparken kaçak yapmamasını sağlayan Subapın ikinci parçası olan yatağın aşınmasını subapların yataklara tam olarak oturmamasını anlatır. Subaplar sıkıyor ya da subaplar uzamış denen bu olay subapların yatağı aşındırarak daha içeri oturmasına ve iticiler subapı ittiği zaman daha zor açılmalarına ve ya daha az aralıkla açılmalarına sebep olur.
Asıl konuya gelmeden önce baga aşınması neden olur ona açıklık getirmek gerekir.
Baga aşınması üç türlü gerçekleşir; bunlar Isıya bağlı yumuşama, erozyon, mikro kaynaktır.
Araçlarımızdaki egzantrik mili subapları ittikçe tabiri caizsesubaplar yatakları çekiçle demir döver misali döver. Bu darbeleri araç devrine göre sıklaştırıp seyrekleştirir.
Araç motorları hem sürtünme hem yanma kaynaklı olarak belirli bir ısıda çalışmak zorundadır. Bu durumda egzantrik mili subapları bir yandan iterken diğer yandan subap yayları subapların tam kapanması için belli bir şiddette geri çekerek yatağa oturtur bu da subap yatağı malzemesi yumuşak bir malzemeyse zaman içinde çukurlaşacak geç kapanacak belki subapları sıkıştırmaya başlayacak ya da tam kapanmadan kompresyon kaybı yaşatacaktır.
İkinci tür aşınma Mikro Kaynaktır.
Metalurji der ki; iki temiz yüzeyin bir birine temas etmesi birbirine yapışma eğilimi gösterir. Yani yağsız kalan yüzeyler sürtünme sonucu birbirine temas ettikçe birbirine kaynar tabi işin içinde ısı etkeni varsa daha çabuklaşır bu iş. LPG nin kuru bir yakıt olması subapları ve yatakları ıslatmadan yanması şayet subaplar yağsız kalırsa bu işlemin kolaylaşacağına işaret eder. Ama mikro kaynak olayı çok nadir görülen bir olaydır bundan pek korkmaya gerek yoktur diye düşünüyorum. Subaplar ve egzantrik temas ettikleri noktada motor yağıyla yağlanmaktadır.
Mikro kaynak riskinin yeni nesil kurşunsuz benzinle çalışan motorlarda görülmesi kurşunlu benzinin bıraktığı kurumun oluşmaması sebebiyledir. Aslında kurşunlu benzinde oluşan kurum subapların yataklarla arasında direk temasını kesecek bir tabaka oluşturmasından dolayı mikro kaynağın önüne geçmesindendir. Kurşunsuz benzin çok daha temiz bir yakıt olduğu için buna imkan vermez. Mikro kaynak olayının gerçekleşmesinden sonra birbirine kaynayan yüzeyler birbirinden ayrılırken koparak zemine zarar verir daha sonrasında subaplar kapalı olsa bile yakıtın silindire sızmasına sebep olur. Yakıtın sızması piston segmanlarından içeri akarak motor yağını bozmasıyla zaman içinde yağlamayı tam yapamayan motorun yatak sarmasına kilitlenmesine kadar giden sorunların ortaya çıkmasına sebeptir. Bu olayın bir çok örneğini yaşayarak gördüğümü söyleyebilirim. En son arkadaşın Forester ında sıvı sistem LPG kitinin pompasının bozulması sonucu yakıtı püskürtememiş ve silindirlere akıtmıştır bu sebeple LPG enjektörünün gazı sıvı halde gönderirken pompanın basıncıyla püskürterek taneciklere ayırması gerekirken su gib dökmesi 2-3 ay içinde iki Subapın yanmasına sebep olmuş ayrıca yağı bozarak yağlamayı engellediği için yatak sarmasıyla olay sonuçlanmıştır. Ki arkadaşın aracı 3 ay önce komple motor yapılıp Subaplar da elden geçirilmişti. Durumun vehameti açısından örnek vermek istedim. Bunun nadir görülse de başınıza gelmeyeceğinin garantisi yok.
Aslında LPG ustasından öğrendiklerimi aktarırken daha önceki LPG konusunda gazın benzinden çok daha yüksek ısıda yandığını söylemiştim. O kısmı düzeltmem gerekiyor hem burada açıklayayım hem o konuya da el atıp düzelteyim istiyorum.
LPG benzinden çok küçük bir farkla daha fazla ısı üretiyormuş. LPG : 10600 kkal/kg Benzin : 10500 kkal/kg
Yalnız LPG hem oktanı yüksek olduğu için (Oktan = yanma direnci) yani benzine göre daha zor alev alıyor aslında tam tersidir diye biliniyor ama bu da yanlış. Ama LPG nin ısıyla zara verdiği gerçeğini örtmüyor bu değerler. Çünkü LPG zor yanıyorsa zor da sönüyor yani LPG aldığında subaplar kapanırken halen yanıyor halde oluyor ve sıbapların mil kısmı bu ısıya maruz kalıyor.
Neyse gelelim Erozyon kısmına. Bu durumun yakıtla hiç alakası yoktur yani sanmayın ki benzinli araçlarda subap problemi yoktur. Bu tamamen mekanik bir olay olduğu için birbirine değen iki yüzeyden sert olan yumuşak olanı aşındırır. Subaplar egzantrik mili her bastığında ileri gider ve yay yardımıyla geri gelir bu yay subap itilirken ve çekilirken subabı çevirir böylelikle subap dönerek yatakları ya da kendini aşındırır. Bu durumun önüne geçmeye çalışan otomobil üreticileri ters sarmala sahip iki yay kullanarak bunu engelleyememiş de olsalar en aza indirgemişlerdir. bu durumu kısmi olarak çözmenin diğer bir yolu da subapbaşları ve yatakların yağlanmasıdır eskiden kurşunlu benzinde bu durum çok azdı ama kurşunsuz benzinle birlikte bu durumun önüne geçmek pek de mümkün olmuyor.
Bu noktada işte yağlama sistemi denen zırvalık devreye girmiştir diyebiliriz. Ama yağlama sitemi mantıklı olmasına rağmen hem kullandıkları yağın aslında yakıt içerikli olması hem de sadece erozyonun önüne geçmesi olası bu üç tehlikeden sadece birini diskalifiye edecektir anladığım kadarıyla ki yağlama sistemi başarılı bir sistem olsa yapacaktı bunu yoksa aksi takdirde İzmir oto da açtıkları Forester ın erimiş pistonu bu sistemin bir halta yaramadığının da ispatı niteliğindedir. Piston erimesi de zaten subapların yakıt kaçırması sonucu meydana geldiği için Mikro kaynak başlığındaki açıklamaya istinaden yağlama sisteminin böyle bir risk oluşturduğu da ortaya çıkmıştır.
LPG nin benzine göre Subap meselesindeki dezavantajı da şöyledir. LPG ile benzinin kalorileri çok yakın olmasına rağmen LPG benzinin %85 i gibi bir ısı üretebilmektedir. Ancak LPG benzin gibi subapları soğutmadığından daha az ısı üretmesine rağmen bu avantajı dezavantaja dönüşmektedir. Benzin sıvı olarak püskürtüldüğünden emme aşamasında subaplara temas ederek ısıyı bir miktar almaktayken LPG gaz olduğu için bu işlemi yapamamakta sonuçta benzin ürettiği ısıyı soğutarak düşürebilirken LPG nin ısıyı düşürememesi subaplara zarar vermektedir. Bu LPG nin soğutmama meselesi metallerin ısıyla yumuşamasına sebep olmaktadır. Tıpkı bir demirci ustasının demiri kor haline getirip aynı metalden yapılmış soğuk çekiçle döverek şekil vermesi benzeri bir durum ortaya çıkarmaktadır.
Bu durumdan en çok etkilenen motorlar Honda ve Ford'un bazı motorları Tüm Jaguar ve Tüm Subaru motorlarıdır buna rağmen günümüz motor teknolojisinde tüm motorlar oldukça sorunsuzdur.
Bu etkiye maruz kaldığı halde en çok dayanacak malzeme ise çelik subaplara karşılık Kobalt ve Krom karışımı olan stellite denen malzemeden üretilmiş yataklar olacaktır.
Sonuç olarak Çelik Subaplar subap yatağı yumuşak malzemeden oldukça tam olarak bir çözüm değildir.
Araçlarımızda kullanılan magnezyum subaplar ise subapları hafifletmek amacıyla kullanılmıştır çünkü subapların kapanırken yatağı dövmesi malzeme çelikse daha şiddetli olacak ve yatakları daha kolay deforme edecektir. Çelik subapların böyle bir dezavantajı da vardır.
LPG ye daha uyumlu motorlar ise silindir başına düşen subap sayısı daha fazla olanlardır. Yani 8 subaplı bir araca göre 16 subaplı bir araç LPG konusunda daha dayanıklı bir motora sahiptir. Yatak aşınmasının önüne geçmek için subap sayısı arttırılmıştır günümüz araçlarında yani darbenin şiddeti 2 yerine 4 ve ya 6 subapa paylaştırılmıştır. Bu durumu iki kişinin aynı anda bir 2 metre bir çukur kazmasıyla 2 kişinin ayrı ayrı 2 metrelik iki çukur kazmasına benzetebiliriz sonuç olarak aka kişinin ayrı ayrı çukur kazması çok daha uzun sürecektir.
Sonuç olarak Kurşunsuz benzinde çalışması için tasarlanan bir motor ne kadar sorunsuzsa LPG de de aynı şekilde sorunsuz çalışacaktır ve valf bagası resesyonu tüm araçlar için geçerli bir durumdur yakıtın LPG ya da Kurşunsuz benzin olması bu durumu değiştirmez. Çelik subap Subaru motoru için kesin bir çözüm değildir diyebiliriz. Maalesef Subaru nun da çok sorunsuz bir motora sahip olduğunu söyleyebilecek durumda değiliz arkadaşlar.
TO BE CONTİNUED (YANİ DEVAMI VAR)
YAZABİLİRSEM BUGÜN OLMADI YARIN O DA OLMADI BİR HAFTAYA BİTER BU KONU
Bu olayın gerçek olup olmadığı konusunu da açıklığa kavuşturmakta fayda var.
Arkadaşlar çelik subap olayı herkesin sandığı gibi ömürlük değildir kesin bir çözüm hiç değildir.
Sebeplerine ayrıca değineceğiz ama ilk bilinmesi gereken nokta araçta Subap ayarı bozulması ve ya subap sıkıntısı zannettiğiniz gibi sübap erimesi şeklinde olmuyor her zaman.
Öncelikle subap (valf) denilen mekanizma nın tek parça olmadığnı söyleyeyim. Hepiniz sanıyorsunuz ki aracımda 16 subap (valf) var. Çünkü subap arızasında 16 tane takım sübap isteniyor sizden ama asıl görmediğiniz parça tornacının bu ayarı yaptığı parça olan silindir kapağıdır yani kapaktaki subap yatağı denilen delikler subapı tamamlar. Bu deliklere Subap yatağı ya da teknik adıyla baga adı verilir.
Subap yatağının bozulması bazılarınca subap uzaması olarak adlandırılır ama subaplar da uzayabilir tabi o da oluyor olmaz değil.
Merak edenler youtube dan valf mekanizmasının çalışma prensibini animasyonlarıyla izleyip daha kalıcı bir görsel görmüş olarak bu konuyu pekiştirebilirler.
Araçlarda iki tip subap bulunur bunlardan biri emme diğeri egzoz subabıdır 4 silindirli bir araçta 8 - 12 - 16 ile 24 arası subap olabilir. Hepsi 16 subaplı değildir. 16 Subaplı bir araçta genelde her silindirde 2 emme iki de egzos subabı bulunur. Ayrıca deforme olan subaplar genellikle emme subaplarıdır. Egzos subapları nadiren zarar görür.
Subaplar aynı silindirde emme sırasında ve yanan gazı atarken açılır. Emme olayuı havayı ve yakıtı aynı anda silindirlere göndermek için açılır egzoz ise yanmış yakıtın gazını ve kurumunu atarken açılır her ikisinin de kapalı olduğu zaman diliminde ise yanma ve sıkıştırma meydana gelir yani 4 zamanlı motor denmesinin sebebi de budur aslında.
Önceden bir kaç teknik bilgiyi vermeden konuya bodoslama dalmak istemiyorum çünkü sonra önünüzde Borçlar Hukuku ya da ne bileyim bir İktisat kitabı varmış gibi olaylara Fransız kalmanızı istemem konuyu daha anlayarak öğrenmenizden yanayım Öğretmenlik somutlaştırarak öğretmeyi gerektiriyor mesleğimin hakkını vereyim değil mi

Subap yatağı aşınması teknik adıyla Valf Bagası Resesyonu denen bu olay subapların kapandığında motor yanma ve sıkıştırmayı yaparken kaçak yapmamasını sağlayan Subapın ikinci parçası olan yatağın aşınmasını subapların yataklara tam olarak oturmamasını anlatır. Subaplar sıkıyor ya da subaplar uzamış denen bu olay subapların yatağı aşındırarak daha içeri oturmasına ve iticiler subapı ittiği zaman daha zor açılmalarına ve ya daha az aralıkla açılmalarına sebep olur.
Asıl konuya gelmeden önce baga aşınması neden olur ona açıklık getirmek gerekir.
Baga aşınması üç türlü gerçekleşir; bunlar Isıya bağlı yumuşama, erozyon, mikro kaynaktır.
Araçlarımızdaki egzantrik mili subapları ittikçe tabiri caizsesubaplar yatakları çekiçle demir döver misali döver. Bu darbeleri araç devrine göre sıklaştırıp seyrekleştirir.
Araç motorları hem sürtünme hem yanma kaynaklı olarak belirli bir ısıda çalışmak zorundadır. Bu durumda egzantrik mili subapları bir yandan iterken diğer yandan subap yayları subapların tam kapanması için belli bir şiddette geri çekerek yatağa oturtur bu da subap yatağı malzemesi yumuşak bir malzemeyse zaman içinde çukurlaşacak geç kapanacak belki subapları sıkıştırmaya başlayacak ya da tam kapanmadan kompresyon kaybı yaşatacaktır.
İkinci tür aşınma Mikro Kaynaktır.
Metalurji der ki; iki temiz yüzeyin bir birine temas etmesi birbirine yapışma eğilimi gösterir. Yani yağsız kalan yüzeyler sürtünme sonucu birbirine temas ettikçe birbirine kaynar tabi işin içinde ısı etkeni varsa daha çabuklaşır bu iş. LPG nin kuru bir yakıt olması subapları ve yatakları ıslatmadan yanması şayet subaplar yağsız kalırsa bu işlemin kolaylaşacağına işaret eder. Ama mikro kaynak olayı çok nadir görülen bir olaydır bundan pek korkmaya gerek yoktur diye düşünüyorum. Subaplar ve egzantrik temas ettikleri noktada motor yağıyla yağlanmaktadır.
Mikro kaynak riskinin yeni nesil kurşunsuz benzinle çalışan motorlarda görülmesi kurşunlu benzinin bıraktığı kurumun oluşmaması sebebiyledir. Aslında kurşunlu benzinde oluşan kurum subapların yataklarla arasında direk temasını kesecek bir tabaka oluşturmasından dolayı mikro kaynağın önüne geçmesindendir. Kurşunsuz benzin çok daha temiz bir yakıt olduğu için buna imkan vermez. Mikro kaynak olayının gerçekleşmesinden sonra birbirine kaynayan yüzeyler birbirinden ayrılırken koparak zemine zarar verir daha sonrasında subaplar kapalı olsa bile yakıtın silindire sızmasına sebep olur. Yakıtın sızması piston segmanlarından içeri akarak motor yağını bozmasıyla zaman içinde yağlamayı tam yapamayan motorun yatak sarmasına kilitlenmesine kadar giden sorunların ortaya çıkmasına sebeptir. Bu olayın bir çok örneğini yaşayarak gördüğümü söyleyebilirim. En son arkadaşın Forester ında sıvı sistem LPG kitinin pompasının bozulması sonucu yakıtı püskürtememiş ve silindirlere akıtmıştır bu sebeple LPG enjektörünün gazı sıvı halde gönderirken pompanın basıncıyla püskürterek taneciklere ayırması gerekirken su gib dökmesi 2-3 ay içinde iki Subapın yanmasına sebep olmuş ayrıca yağı bozarak yağlamayı engellediği için yatak sarmasıyla olay sonuçlanmıştır. Ki arkadaşın aracı 3 ay önce komple motor yapılıp Subaplar da elden geçirilmişti. Durumun vehameti açısından örnek vermek istedim. Bunun nadir görülse de başınıza gelmeyeceğinin garantisi yok.
Aslında LPG ustasından öğrendiklerimi aktarırken daha önceki LPG konusunda gazın benzinden çok daha yüksek ısıda yandığını söylemiştim. O kısmı düzeltmem gerekiyor hem burada açıklayayım hem o konuya da el atıp düzelteyim istiyorum.
LPG benzinden çok küçük bir farkla daha fazla ısı üretiyormuş. LPG : 10600 kkal/kg Benzin : 10500 kkal/kg
Yalnız LPG hem oktanı yüksek olduğu için (Oktan = yanma direnci) yani benzine göre daha zor alev alıyor aslında tam tersidir diye biliniyor ama bu da yanlış. Ama LPG nin ısıyla zara verdiği gerçeğini örtmüyor bu değerler. Çünkü LPG zor yanıyorsa zor da sönüyor yani LPG aldığında subaplar kapanırken halen yanıyor halde oluyor ve sıbapların mil kısmı bu ısıya maruz kalıyor.
Neyse gelelim Erozyon kısmına. Bu durumun yakıtla hiç alakası yoktur yani sanmayın ki benzinli araçlarda subap problemi yoktur. Bu tamamen mekanik bir olay olduğu için birbirine değen iki yüzeyden sert olan yumuşak olanı aşındırır. Subaplar egzantrik mili her bastığında ileri gider ve yay yardımıyla geri gelir bu yay subap itilirken ve çekilirken subabı çevirir böylelikle subap dönerek yatakları ya da kendini aşındırır. Bu durumun önüne geçmeye çalışan otomobil üreticileri ters sarmala sahip iki yay kullanarak bunu engelleyememiş de olsalar en aza indirgemişlerdir. bu durumu kısmi olarak çözmenin diğer bir yolu da subapbaşları ve yatakların yağlanmasıdır eskiden kurşunlu benzinde bu durum çok azdı ama kurşunsuz benzinle birlikte bu durumun önüne geçmek pek de mümkün olmuyor.
Bu noktada işte yağlama sistemi denen zırvalık devreye girmiştir diyebiliriz. Ama yağlama sitemi mantıklı olmasına rağmen hem kullandıkları yağın aslında yakıt içerikli olması hem de sadece erozyonun önüne geçmesi olası bu üç tehlikeden sadece birini diskalifiye edecektir anladığım kadarıyla ki yağlama sistemi başarılı bir sistem olsa yapacaktı bunu yoksa aksi takdirde İzmir oto da açtıkları Forester ın erimiş pistonu bu sistemin bir halta yaramadığının da ispatı niteliğindedir. Piston erimesi de zaten subapların yakıt kaçırması sonucu meydana geldiği için Mikro kaynak başlığındaki açıklamaya istinaden yağlama sisteminin böyle bir risk oluşturduğu da ortaya çıkmıştır.
LPG nin benzine göre Subap meselesindeki dezavantajı da şöyledir. LPG ile benzinin kalorileri çok yakın olmasına rağmen LPG benzinin %85 i gibi bir ısı üretebilmektedir. Ancak LPG benzin gibi subapları soğutmadığından daha az ısı üretmesine rağmen bu avantajı dezavantaja dönüşmektedir. Benzin sıvı olarak püskürtüldüğünden emme aşamasında subaplara temas ederek ısıyı bir miktar almaktayken LPG gaz olduğu için bu işlemi yapamamakta sonuçta benzin ürettiği ısıyı soğutarak düşürebilirken LPG nin ısıyı düşürememesi subaplara zarar vermektedir. Bu LPG nin soğutmama meselesi metallerin ısıyla yumuşamasına sebep olmaktadır. Tıpkı bir demirci ustasının demiri kor haline getirip aynı metalden yapılmış soğuk çekiçle döverek şekil vermesi benzeri bir durum ortaya çıkarmaktadır.
Bu durumdan en çok etkilenen motorlar Honda ve Ford'un bazı motorları Tüm Jaguar ve Tüm Subaru motorlarıdır buna rağmen günümüz motor teknolojisinde tüm motorlar oldukça sorunsuzdur.
Bu etkiye maruz kaldığı halde en çok dayanacak malzeme ise çelik subaplara karşılık Kobalt ve Krom karışımı olan stellite denen malzemeden üretilmiş yataklar olacaktır.
Sonuç olarak Çelik Subaplar subap yatağı yumuşak malzemeden oldukça tam olarak bir çözüm değildir.
Araçlarımızda kullanılan magnezyum subaplar ise subapları hafifletmek amacıyla kullanılmıştır çünkü subapların kapanırken yatağı dövmesi malzeme çelikse daha şiddetli olacak ve yatakları daha kolay deforme edecektir. Çelik subapların böyle bir dezavantajı da vardır.
LPG ye daha uyumlu motorlar ise silindir başına düşen subap sayısı daha fazla olanlardır. Yani 8 subaplı bir araca göre 16 subaplı bir araç LPG konusunda daha dayanıklı bir motora sahiptir. Yatak aşınmasının önüne geçmek için subap sayısı arttırılmıştır günümüz araçlarında yani darbenin şiddeti 2 yerine 4 ve ya 6 subapa paylaştırılmıştır. Bu durumu iki kişinin aynı anda bir 2 metre bir çukur kazmasıyla 2 kişinin ayrı ayrı 2 metrelik iki çukur kazmasına benzetebiliriz sonuç olarak aka kişinin ayrı ayrı çukur kazması çok daha uzun sürecektir.
Sonuç olarak Kurşunsuz benzinde çalışması için tasarlanan bir motor ne kadar sorunsuzsa LPG de de aynı şekilde sorunsuz çalışacaktır ve valf bagası resesyonu tüm araçlar için geçerli bir durumdur yakıtın LPG ya da Kurşunsuz benzin olması bu durumu değiştirmez. Çelik subap Subaru motoru için kesin bir çözüm değildir diyebiliriz. Maalesef Subaru nun da çok sorunsuz bir motora sahip olduğunu söyleyebilecek durumda değiliz arkadaşlar.
TO BE CONTİNUED (YANİ DEVAMI VAR)
YAZABİLİRSEM BUGÜN OLMADI YARIN O DA OLMADI BİR HAFTAYA BİTER BU KONU
