
" />
Öncelikle şunu belirtmekte fayda var; Metal yorgunluğu aslında bütün malzeme tipleri için kullanılabilir ve sadece metal malzemeler için geçerli değildir. Yani sadece metaller değil, özellikle günümüzde yoğun bir şekilde kullanılan plastik ve kompozit (2 veya daha çok bileşenli) malzemeler de yorulmaya uğrarlar. Ancak otomobiller ve bu tip araçlarda yürüyen aksam tarafında metal malzeme kullanıldığı için Metal Yorgunluğu ifadesi ilk olarak araçları akla getirir.
Metal yorgunluğu; Sınırlarda yüke maruz kalan bir parçanın, zamanla bu yük nedeniyle yapısal olarak zarar görmesidir . Yani bahsi geçen sınırda yük, parçayı belli bir süre kırmıyor veya kullanılmaz hale getirmiyor ama zayıflatıyor. Zayıflayan parça görevini yerine getirmeye devam etse de bir süre sonra tahmin edilenin altında bir yük ile aniden kırılarak veya koparak işlevsiz hale geliyor.
Metal yorgunluğu nasıl oluşur?
Bu yapısal zarar, malzemenin üretim nedeniyle içinde yer alan mikroskobik boşluk veya çatlaklar nedeniyle daha da hızlı gerçekleşebileceği gibi, bir parçanın sınırlarının zorlanması ile de daha çabuk ortaya çıkabilir. Yüzeysel çatlaklarla başlayan metal yorulmasının mikroskobik ve bazen de görsel olarak anlaşılabilen belirtileri, zamanla parçanın içine doğru hareket eder ve üretim kaynaklı bahsi geçen mikroskobik boşluk ve çatlaklarla da birleşebilir. Bu durum yorulmanın tahmin edilenin ötesinde çok daha hızlı bir şekilde gerçekleşmesine neden olabilir. Sonuç olarak bu metal ile üretilmiş parçada, fazla bir yüke maruz kalmasa bile aniden kırılma veya kopma yaşanabilir.

" />
Metal yorgunluğu – kesiti alınmış mikroskobik kılcal çatlak (0.25mm: 1mm’nin 4’te 1’i uzunluğunda)
Ancak Metal Yorgunluğu, bir parçanın taşıyabileceğinden fazla bir yüke maruz kalması ile karıştırılmaması gerekir. Taşıyabileceğinden fazla yüke maruz kalan bir parça, yeni ve hiç kullanılmamış bile olsa, eğilebilir, kopabilir veya kırılabilir. Örneği 0km bir araç, hızlı ve sert bir şekilde çukura düşerse parça kırabilir ancak bunu nedeni metal yorgunluğu değildir.
Metal yorgunluğunun en tehlikeli tarafı ise; çoğu zaman gözle görülür bir belirti vermediği için ani ve beklenmeyen anlarda sürpriz bir şekilde karşımıza çıkmasıdır. Özellikle geçmiş dönemlerde gerçekleşmiş bazı uçak, helikopter ve tren kazaları bu nedenle yüksek can kayıplarına sebebiyet vermiştir. Ayrıca bu gibi durumlar çelik konstrüksiyon şeklinde imal edilen petrol platformları, yüksek basınç tankları ve çatılarda da karşımıza çıkabilmektedir. Otomobillerde ise şasi, motor, süspansiyon ve şanzıman gibi yüksek yüke ve torka maruz kalan bileşenlerin parçalarında sürekli üst sınırda kullanım nedeniyle orta ve uzun vadede meydana gelebilmektedir.

" />
Metal Yorgunluğu ne kadar zamanda meydana gelir?
Genel anlamda tüm özellikleri aynı 2 araçtan hangisi kullanım sınırlarına daha yakın kullanılır, daha zorlu yol koşullarında yer alırsa, metal yorgunluğuna uğrama ihtimali daha yüksektir . Ancak üretim kaynaklı gözden kaçan bazı mikroskobik hatalar nedeniyle bu durum daha hızlı ve beklenmedik şekilde de kendini gösterebilir. Aynı model özellikte iki araç birisi şehir asvaltı ve uzun yolda,diğeri arazide yük taşımada kullanılırsa muhtemelen şehirde kullanılan daha uzun süre metal yorgunluğuna maruz kalmaz.
Sıklıkla karşılaştığımız nem-rutubetin yoğun olduğu yerlerdeki araçlarda da yıpranma daha fazla olur. Bilirsiniz, genel kaide olmamakla beraber araç tercihinde taşra racındansa şehir aracı,deniz-nem olan yerdense karasal iklim aracı (İstanbuldansa Ankar J) tercih edilir.
Metal yorgunluğunu anlamak her zaman mümkün olmasa da; gözle ve büyüteç ile fark edilebilme ihtimali bazen mümkün olabilmektedir. Bu şekilde tespit edilebilen yüzeysel kılcal çatlaklar, metal yorgunluğunu işaret eder ve zamanla hem yüzeysel olarak hem de içe doğru büyüyerek daha belirgin hale gelir. Önlenebilme ihtimali ise nasıl bir parçada yer aldığına bağlıdır. Dönen yani mil tarzındaki parçalarda ve gömülü cıivatalarda hem tespit etmesi hem de tamiri oldukça zorken, araç şasisi ve motor bloğu gibi hareketsiz ve açıktaki parçalarda detaylı bir temizlik sonrasında göz ile muayene sonucu tespiti kısmen mümkün olabilmektedir.
Tespit edilebilen yeterli büyüklükteki yüzeysel çatlakların, çok ince kaynak ile doldurularak ve dışına belli genişlikte yama yapılarak genişlemesi önlenebilmektedir. Ayrıca çatlağın her 2 tarafına delik delinerek parça ile birleştirme yani dikiş işlemi de uygulanabilmektedir. Ancak hiçbir tamirat uygulaması metal yorgunluğuna tam anlamıyla çözüm değildir ve onarılmaya çalışılan bir parçanın farklı yerlerinde kendini tekrar gösterebilir.
Gelelim eski araçlar daha sağlamdı efsansine.

" />
Genellikle baktığımızda oldukça heybetli ,güven veren tank gibi araçları gördüğümüzde bunarın günümüz araçlarından daha sağlam olduğunu düşünürüz. Bakalım öylemiymiş.
Üretim ve tasarım tekniklerinin değişmesi ile malzeme bilimindeki ilerlemelerinin de etkileriyle daha hafif ve ince malzemelerden üretilebilen otomobil kasa, iskelet ve şasileri sayesinde geçmiş dönemlerin heybetli, ağır ve sağlam görünümlü araçlarının aslında ne kadar güvensiz olduğunu anlayabiliyoruz. Hem araçların ciddi anlamda sağlamlaşması hem de kullanılan güvenlik donanımları sayesinde günümüzde çok daha güvenli otomobillere sahibiz.

" />
Bunun en büyük kanıtı aşağıdaki videodur. Her halde iki aracı yan yana koysak ve insanlara hangisi daha sağlam görünüyor diye sorsak bir çok kişi zamanının en popüler modellerinden olan 1959 Chevrolet Bel Air modelinin 2009 Chevrolet Malibu modelini kafa kafaya çarpışma durumunda dümdüz edeceğini söylerdi.
Ancak yapılan bu ilginç çarpışma testi sonucunda 50 yılda otomobil güvenliği konusunda nereden nereye gelindiği oldukça net bir şekilde görebiliyoruz. 1959 Impala hem ağır hem de daha büyük olmasına rağmen çok daha fazla hasar görüyor ve sürücü tarafı da tamamen deforme oluyor. Gerçek hayatta böyle bir çarpışma olsaydı büyük bir ihtimalle 2009 Malibu sürücüsü hayatta kalırken 1959 Impala sürücüsü hayatını kaybetmiş olabilirdi
Kaynak:sekizsilindir