Arkadaşlar internette gezerken karşılaştığım dikkatimi çeken ilginç bir konuyu daha sizlerle paylaşmak istedim.
Konuya geçmeden önce belirtmem gereken bir durum daha var bazı LPG kitleri de rakımdan oldukça etkileniyor aracın performansında ciddi düşüşler yaşatabiliyor arıza lambası yakabiliyor ve stop etmeye kadar giden durumlarla kullanıcıları karşı karşıya bırakabiliyor. Bunu da buraya iliştirip konumuza geri döneyim. Keyifli okumalar.
Oldukça merak edilen ” Rakım performans ve tüketimi etkiler mi? ” sorusu aslında teknik bir konu ve fizik kuralları ile güzel bir şekilde açıklanabilir. Ayrıca birçok farklı parametreye de bağlı. Geçtiğimiz günlerde Ankara-Sinop arasında yaptığımız bir seyahat sırasında yüksek bir yer ile deniz seviyesi arasında motor performansı ve tüketiminde ne derece değişim olacağını merak ettik ve gidiş-dönüş esnasında performans farkını hislerimiz ile tüketimi ise yol bilgisayarı ile kontrol ederek teknik bir analiz yapmaya karar verdik. Bizde takipçilerimizin ilgisini çekeceğini düşünerek bu farkları olabilecek en kısa ve anlaşılır bir şekilde size anlatmaya karar verdik.
Başlangıç noktamız olan Ankara/Merkez ile Sinop/Merkez arası yaklaşık 450km. Ankara’da ortalama rakım ise yaklaşık 900 metre. Sinop ise deniz seviyesinde bulunuyor ve bu nedenle de rakım 0 (Sıfır) metre olarak alabiliriz. Yani gidişte 900mt aşağıya iniyoruz dönüşte ise 900metre yukarıya çıkıyoruz. Aracımız ise 2015 model, turbo-dizel motora ve otomatik şanzımana sahip bir pikap. Araçta 2 yolcu ve 2 büyük bavul bulunuyor. Yani toplam ağırlığımız yaklaşık olarak 2 ton diyebiliriz.
Yolculuğumuz yaklaşık olarak 5 saat sürdü ve sadece 15 dakika mola verilerek gerçekleşti. Hem gidiş hem de dönüş sırasında bu süre neredeyse eşitti. Ayrıca hava sıcaklığı da oldukça kararlıydı ve gerek gidişte gerekse de dönüşte önemli değişiklikler gerçekleşmedi. Kısacası sıcaklığın etkisi ihmal edilebilir diye düşünüyoruz.
Bazı zamanlar tek yol nedeniyle hız 60km/saat’e düşerken bazı zamanlar 120km/saat olarak gerçekleşti ve ortalama olarak 90km/saat hız ile yol alındı. Zaten alınan mesafe ve süre arasında bağ kurulursa yol bilgisayarının değeri elde edilebilir. Gidiş sırasında 900 metre olan rakım değerinden 0 (Sıfır) metreye indik ve ortalama olarak 9.0lt/100km değerini elde ettik. Dönüş yolunda ise yaklaşık aynı süre ve sürüş tarzı ile 9.7lt/100km değerini elde ettik. Yani dönüşte gidişe göre yaklaşık olarak %7.8 daha fazla yakıt tükettik. Bu fazla tüketimin önemli nedenlerinin ise aşağıdaki şekilde olduğunu düşünüyoruz.
Yol Eğimi
Bu fazla tüketimin ana nedeni olarak dönüş yolunda 900mt rakım seviyesinden yukarı doğru çıkmış olmamız gösterilebilir. Yol aynı, süre aynı ayrıca hız ve ağırlık olarak herhangi bir değişikliğimiz de bulunmuyor. Diğer taraftan gidiş sırasında inişlerin daha fazla olduğunu ve aşağı yönlü dik rampalarda motorun yakıt kestiği gerçeğini de unutmamak gerekir. Günümüz modern enjeksiyon sistemleri, ECU yani motor beyni ile yönetilir ve ayak gazdan çekildiği anda motora yakıt beslemeyi bırakırlar. Bu durumu araçta yol bilgisayarı var ise anlık tüketim değerinin sıfırı gösterdiğinden anlayabilirsiniz. Ancak burada önemli olan vitesin boşta olmamasıdır. Vitesin boşta olması durumunda yakıt tüketimi rölanti değerlerinde yani 0.5-1.0 lt/saat olarak gerçekleşir.
Diğer taraftan çıkışta oldukça dik, yukarı yönlü ve virajlı rampalar nedeniyle yakıt tüketimi değerleri oldukça yüksek değerlere ulaştı diyebiliriz. Sonuçta aşağı inişlerde ayak gazda değilken yakıt beslemesini kesen motor, tırmanma esnasında 20-25lt/100km anlık tüketim değerlerini görebilmektedir. Bu da tüketimin artmasının ana nedenidir.
Otomobil üreticileri performans ve tüketim verilerini deniz seviyesindeki değerlere göre belirlerler. Hava sıcaklığının sabit kalması şartı ile yüksekliğin artmasının havadaki oksijen oranına ciddi etkileri bulunur. Her 1000 metre yükseklik değişiminde havadaki oksijen oranı yaklaşık olarak %2.5 azalır. Daha az oksijen ise motorun daha az yakıt kullanmasına neden olur. Oksijen sensörü bu durumda önemli bir role sahiptir ve motorun içine emilen oksijen oranına göre püskürtülen yakıtın miktarını ayarlar. Gaza her iki yükseklikte de eşit basıldığını var sayarsak Sinop’da performans ve tüketim daha yüksekken Ankara’da performans ve tüketim daha düşük gerçekleşir. Görüldüğü gibi teorik olarak Ankara’da bulunan aynı araç daha az yakıt tüketimine sahiptir.
Ancak burada dikkat edilmesi gereken bir nokta bulunuyor. Sürücülerin kullanım tarzı teoriyi tamamen ortadan kaldırabilir. Bir sürücü bulunduğu yüksekliğe göre sürüş tarzını değiştirmez. Sinop veya Ankara fark etmeksizin benzer güç isteğiyle aracını kullanır. Bu nedenle de Ankara’da aracın gücünün düşmesi nedeniyle sürüş tarzını yakalamak için daha fazla gaza basarak veya aracı devirli kullanarak yakıtı daha fazla tüketebilmektedir.
Bu durum özellikle şehir için trafiğinde daha çarpıcı bir şekilde gerçekleşmektedir. Otoban sürüşlerinde ise değişiklik çok daha azdır. Ayrıca yaptığımız yolculuk için de bu durumun geçerli olduğunu düşünüyoruz. Aynı performans beklentisi içinde aracı kullandığımız için Ankara istikametinde tüketimin artmasında bu durumun etkisi olabilir.
Şanzıman Tipi
Yüksek rakım nedeniyle teoride az yakıt tüketilmesinin nedenlerini yukarıdaki maddede belirtmiştik. Ancak bu durumun sürüş tarzını korumak için tersine gerçekleşmesinde bir neden de şanzıman tipidir. Manuel şanzımanlı araçlarda insiyatif sürücüde olduğu için devir daha rahat ayarlanıp teorik olan düşük tüketim yakalanabilecekken bu durum otomatik şanzımana sahip olan araçlarda daha zordur. Oksijenin az olması nedeniyle motor gücünün düşmesi sonucu olarak motor programlandığı performans özelliklerini yakalayabilmek için daha geç ve yüksek devirlerde vites değiştirebilir. Bu da motorun yakıt tüketiminin artmasına sebep olabilir. Kullandığımız aracın otomatik şanzımana sahip olduğu da düşünülürse tüketimin artmasında etkisi olduğu düşünülebilir.
Motor Emiş Tipi
Bu maddeyi hava yoğunluğunun bir uzantısı veya alt maddesi olarak da düşünebiliriz. Atmosferik yani doğal hava emişe sahip olan motorlar havadaki oksijen miktarından turbo yani aşırı beslemeye sahip olan motorlara göre çok daha fazla etkilenirler. Atmosferik motorlar her 450 metrede yaklaşık olarak %3-%3.5 güç kaybederler. Bu oran turbo beslemeye sahip motorlarda %1-%1.5 aralığındadır. Ancak bizim kullandığımız araçta turbo beslemeye sahip bir motor olduğu için bu kayıp çok fazla bir değişiklik yaratmıyor. Bu konuda oldukça detaylı bir yazıyı yakın zamanda yayınlamayı planlıyoruz.
Sonuç olarak rakım sürüşümüzü etkiledi;
Şehirler arası yollarda tüketime en büyük etken şüphesiz ki inişli çıkışlı bol rampalı yollar. 5 saatlik yolda 900 metrelik yükseklik farkı çok abartı olmasa da ciddi bir tırmanma anlamına geliyor. Gerçekleştirdiğimiz yolculuk sırasında dönüş yani tırmanma etabında tüketimde meydana gelen %7.8 oranında artışın en büyük nedeni de zaten bununla alakalı. Diğer taraftan %7.8 rakamının %2 civarında kısmının da hava yoğunluğu ile alakalı sürüş tarzı olduğunu düşünüyoruz.
Sekizsilindir.com dan alıntıdır.
Konuya geçmeden önce belirtmem gereken bir durum daha var bazı LPG kitleri de rakımdan oldukça etkileniyor aracın performansında ciddi düşüşler yaşatabiliyor arıza lambası yakabiliyor ve stop etmeye kadar giden durumlarla kullanıcıları karşı karşıya bırakabiliyor. Bunu da buraya iliştirip konumuza geri döneyim. Keyifli okumalar.
Oldukça merak edilen ” Rakım performans ve tüketimi etkiler mi? ” sorusu aslında teknik bir konu ve fizik kuralları ile güzel bir şekilde açıklanabilir. Ayrıca birçok farklı parametreye de bağlı. Geçtiğimiz günlerde Ankara-Sinop arasında yaptığımız bir seyahat sırasında yüksek bir yer ile deniz seviyesi arasında motor performansı ve tüketiminde ne derece değişim olacağını merak ettik ve gidiş-dönüş esnasında performans farkını hislerimiz ile tüketimi ise yol bilgisayarı ile kontrol ederek teknik bir analiz yapmaya karar verdik. Bizde takipçilerimizin ilgisini çekeceğini düşünerek bu farkları olabilecek en kısa ve anlaşılır bir şekilde size anlatmaya karar verdik.
Başlangıç noktamız olan Ankara/Merkez ile Sinop/Merkez arası yaklaşık 450km. Ankara’da ortalama rakım ise yaklaşık 900 metre. Sinop ise deniz seviyesinde bulunuyor ve bu nedenle de rakım 0 (Sıfır) metre olarak alabiliriz. Yani gidişte 900mt aşağıya iniyoruz dönüşte ise 900metre yukarıya çıkıyoruz. Aracımız ise 2015 model, turbo-dizel motora ve otomatik şanzımana sahip bir pikap. Araçta 2 yolcu ve 2 büyük bavul bulunuyor. Yani toplam ağırlığımız yaklaşık olarak 2 ton diyebiliriz.
Yolculuğumuz yaklaşık olarak 5 saat sürdü ve sadece 15 dakika mola verilerek gerçekleşti. Hem gidiş hem de dönüş sırasında bu süre neredeyse eşitti. Ayrıca hava sıcaklığı da oldukça kararlıydı ve gerek gidişte gerekse de dönüşte önemli değişiklikler gerçekleşmedi. Kısacası sıcaklığın etkisi ihmal edilebilir diye düşünüyoruz.
Bazı zamanlar tek yol nedeniyle hız 60km/saat’e düşerken bazı zamanlar 120km/saat olarak gerçekleşti ve ortalama olarak 90km/saat hız ile yol alındı. Zaten alınan mesafe ve süre arasında bağ kurulursa yol bilgisayarının değeri elde edilebilir. Gidiş sırasında 900 metre olan rakım değerinden 0 (Sıfır) metreye indik ve ortalama olarak 9.0lt/100km değerini elde ettik. Dönüş yolunda ise yaklaşık aynı süre ve sürüş tarzı ile 9.7lt/100km değerini elde ettik. Yani dönüşte gidişe göre yaklaşık olarak %7.8 daha fazla yakıt tükettik. Bu fazla tüketimin önemli nedenlerinin ise aşağıdaki şekilde olduğunu düşünüyoruz.
Yol Eğimi
Bu fazla tüketimin ana nedeni olarak dönüş yolunda 900mt rakım seviyesinden yukarı doğru çıkmış olmamız gösterilebilir. Yol aynı, süre aynı ayrıca hız ve ağırlık olarak herhangi bir değişikliğimiz de bulunmuyor. Diğer taraftan gidiş sırasında inişlerin daha fazla olduğunu ve aşağı yönlü dik rampalarda motorun yakıt kestiği gerçeğini de unutmamak gerekir. Günümüz modern enjeksiyon sistemleri, ECU yani motor beyni ile yönetilir ve ayak gazdan çekildiği anda motora yakıt beslemeyi bırakırlar. Bu durumu araçta yol bilgisayarı var ise anlık tüketim değerinin sıfırı gösterdiğinden anlayabilirsiniz. Ancak burada önemli olan vitesin boşta olmamasıdır. Vitesin boşta olması durumunda yakıt tüketimi rölanti değerlerinde yani 0.5-1.0 lt/saat olarak gerçekleşir.
Diğer taraftan çıkışta oldukça dik, yukarı yönlü ve virajlı rampalar nedeniyle yakıt tüketimi değerleri oldukça yüksek değerlere ulaştı diyebiliriz. Sonuçta aşağı inişlerde ayak gazda değilken yakıt beslemesini kesen motor, tırmanma esnasında 20-25lt/100km anlık tüketim değerlerini görebilmektedir. Bu da tüketimin artmasının ana nedenidir.
Hava Yoğunluğu
Otomobil üreticileri performans ve tüketim verilerini deniz seviyesindeki değerlere göre belirlerler. Hava sıcaklığının sabit kalması şartı ile yüksekliğin artmasının havadaki oksijen oranına ciddi etkileri bulunur. Her 1000 metre yükseklik değişiminde havadaki oksijen oranı yaklaşık olarak %2.5 azalır. Daha az oksijen ise motorun daha az yakıt kullanmasına neden olur. Oksijen sensörü bu durumda önemli bir role sahiptir ve motorun içine emilen oksijen oranına göre püskürtülen yakıtın miktarını ayarlar. Gaza her iki yükseklikte de eşit basıldığını var sayarsak Sinop’da performans ve tüketim daha yüksekken Ankara’da performans ve tüketim daha düşük gerçekleşir. Görüldüğü gibi teorik olarak Ankara’da bulunan aynı araç daha az yakıt tüketimine sahiptir.
Ancak burada dikkat edilmesi gereken bir nokta bulunuyor. Sürücülerin kullanım tarzı teoriyi tamamen ortadan kaldırabilir. Bir sürücü bulunduğu yüksekliğe göre sürüş tarzını değiştirmez. Sinop veya Ankara fark etmeksizin benzer güç isteğiyle aracını kullanır. Bu nedenle de Ankara’da aracın gücünün düşmesi nedeniyle sürüş tarzını yakalamak için daha fazla gaza basarak veya aracı devirli kullanarak yakıtı daha fazla tüketebilmektedir.
Bu durum özellikle şehir için trafiğinde daha çarpıcı bir şekilde gerçekleşmektedir. Otoban sürüşlerinde ise değişiklik çok daha azdır. Ayrıca yaptığımız yolculuk için de bu durumun geçerli olduğunu düşünüyoruz. Aynı performans beklentisi içinde aracı kullandığımız için Ankara istikametinde tüketimin artmasında bu durumun etkisi olabilir.
Şanzıman Tipi
Yüksek rakım nedeniyle teoride az yakıt tüketilmesinin nedenlerini yukarıdaki maddede belirtmiştik. Ancak bu durumun sürüş tarzını korumak için tersine gerçekleşmesinde bir neden de şanzıman tipidir. Manuel şanzımanlı araçlarda insiyatif sürücüde olduğu için devir daha rahat ayarlanıp teorik olan düşük tüketim yakalanabilecekken bu durum otomatik şanzımana sahip olan araçlarda daha zordur. Oksijenin az olması nedeniyle motor gücünün düşmesi sonucu olarak motor programlandığı performans özelliklerini yakalayabilmek için daha geç ve yüksek devirlerde vites değiştirebilir. Bu da motorun yakıt tüketiminin artmasına sebep olabilir. Kullandığımız aracın otomatik şanzımana sahip olduğu da düşünülürse tüketimin artmasında etkisi olduğu düşünülebilir.
Motor Emiş Tipi
Bu maddeyi hava yoğunluğunun bir uzantısı veya alt maddesi olarak da düşünebiliriz. Atmosferik yani doğal hava emişe sahip olan motorlar havadaki oksijen miktarından turbo yani aşırı beslemeye sahip olan motorlara göre çok daha fazla etkilenirler. Atmosferik motorlar her 450 metrede yaklaşık olarak %3-%3.5 güç kaybederler. Bu oran turbo beslemeye sahip motorlarda %1-%1.5 aralığındadır. Ancak bizim kullandığımız araçta turbo beslemeye sahip bir motor olduğu için bu kayıp çok fazla bir değişiklik yaratmıyor. Bu konuda oldukça detaylı bir yazıyı yakın zamanda yayınlamayı planlıyoruz.
Sonuç olarak rakım sürüşümüzü etkiledi;
Şehirler arası yollarda tüketime en büyük etken şüphesiz ki inişli çıkışlı bol rampalı yollar. 5 saatlik yolda 900 metrelik yükseklik farkı çok abartı olmasa da ciddi bir tırmanma anlamına geliyor. Gerçekleştirdiğimiz yolculuk sırasında dönüş yani tırmanma etabında tüketimde meydana gelen %7.8 oranında artışın en büyük nedeni de zaten bununla alakalı. Diğer taraftan %7.8 rakamının %2 civarında kısmının da hava yoğunluğu ile alakalı sürüş tarzı olduğunu düşünüyoruz.
Sekizsilindir.com dan alıntıdır.