Merhabalar
Dün gece baya üzücü bir duruma şahitlik ettim.. Her koldan darlandım izlerken açıkcası.
Gece yakıt almak için her zamanki istasyonuma gittim.. Bir hengame var ama yoğunluktan değil, bir araca yanlış yakıt koyulmasından..
Mağdur bir, takım elbiseli genç ama sakin ve saygılı araç sahibi arkadaş (baya muhafaza etmeye çalıştı bu duruşunu aslında, takdir ettim..)
Mağdur ikinci arkadaş, ben onu da mağdur olarak görüyorum, pompa görevlisi bir 'amca'.. Bembeyaz saçlı, elinde bir bezle bir oraya bir buraya koşturup duruyor mahçup mahçup..
Mağdur üçüncü arkadaş, yakıt istasyonu sahibi , patron. (Vicdanlı olmasi onu mağdur ediyor ama helal olsun dedim)
Mağdur dört ise, elbette Fluence.. Dizel deposunda , 95oktanla bekliyor köşede..
Hikaye çok sıradan, muhtemel emekli geçim derdinde, 60yaşlarında, kurallar gereği eksik yakıt parasi aldığında, ödenmediğinde, ya da yanlış yakıt koyduğunda tüm masrafların kendi cebinden kesildiği bir meslek olan pompa görevliliği yapan ak saçlı amcamız ,
Yakıt almaya gelip, şu kadarlık dedikten sonra göz ucuyla bile hangi yakıtı koyuyor diye kafasını hafiften kaldırıp ekrana, pompaya bakmayan araç sahibimizin aracına mazot yerine benzini koyuyor..
Evet uyari geliyor amcaya cihazdan, ama ısrarla görmezden gelip koyuyor benzini.. Aklı nerede kimbilir..
Ne oluyor nasıl oluyor orayı sormadım ama, sonunda belki de fişten anlıyor araç sahibi, araç yürümeden sorun anlaşılıyor..
Sonrası cidden üzücü.. Geçen ay da aynı sebepten ötürü 15bin lira cebimden ödedim, aynı hatayı yaptı , bu 3 oldu ya diyen, ama buna rağmen amcayı kovmayan, iş vermeye devam eden, vicdanlı ama çileden çıkmış (ademoğludur olur, hata yapar, vs diye diye dakikalarca telkin etmeye çalıştığım) bir patron..
Yüzüne bakmaya utandığım, mahcup mahcup birşeyler yapmaya çalışan amca.. (Gelir adaletsizliği vb konular beni en çok etkileyen şeydir şu hayatta, tanımadığım hayatlar dahi olsa)
Deposunda benzinle bekleyen, şamandırasının da düzgün çalışmamaya başladığı, arabasının arka koltuğu sökük, içi leş gibi yakıt kokarken, sesini hiç yükseltmeden, rest çekmeden, tehdit etmeden, sen ödüceksin ne de olsa diye amcanın hayatını karartmaya çalışmadan, orada çözmeye çalışmalarına göz yuman araç sahibi genç..
Gecenin 12sinde yatakta olunması gereken saatte...
Yani..
Yakıt alırken bakalım dostlar..Hangi pompayi aldı, ne koyuyor.. 100 liralik, yada dolacak diyip koşar adım markete gitmeyelim, tam 10 saniye, depo kapağının açılıp, görevlinin pompaya uzanması.
Her arabayı modelinden sesinden tanıyamazlar, hatasız olma zorunlulukları da yok..
Mal bizim malımız sonuçta.. Bi göz ucuyla bakmak sadece, hem malımızı korurken, hem de böyle 'amca'ların, 'kardeş'lerin omzuna çok ağır yük binmesini engeller..
Keyifli dağlar, tepeler, yollar olsun
Dün gece baya üzücü bir duruma şahitlik ettim.. Her koldan darlandım izlerken açıkcası.
Gece yakıt almak için her zamanki istasyonuma gittim.. Bir hengame var ama yoğunluktan değil, bir araca yanlış yakıt koyulmasından..
Mağdur bir, takım elbiseli genç ama sakin ve saygılı araç sahibi arkadaş (baya muhafaza etmeye çalıştı bu duruşunu aslında, takdir ettim..)
Mağdur ikinci arkadaş, ben onu da mağdur olarak görüyorum, pompa görevlisi bir 'amca'.. Bembeyaz saçlı, elinde bir bezle bir oraya bir buraya koşturup duruyor mahçup mahçup..
Mağdur üçüncü arkadaş, yakıt istasyonu sahibi , patron. (Vicdanlı olmasi onu mağdur ediyor ama helal olsun dedim)
Mağdur dört ise, elbette Fluence.. Dizel deposunda , 95oktanla bekliyor köşede..
Hikaye çok sıradan, muhtemel emekli geçim derdinde, 60yaşlarında, kurallar gereği eksik yakıt parasi aldığında, ödenmediğinde, ya da yanlış yakıt koyduğunda tüm masrafların kendi cebinden kesildiği bir meslek olan pompa görevliliği yapan ak saçlı amcamız ,
Yakıt almaya gelip, şu kadarlık dedikten sonra göz ucuyla bile hangi yakıtı koyuyor diye kafasını hafiften kaldırıp ekrana, pompaya bakmayan araç sahibimizin aracına mazot yerine benzini koyuyor..
Evet uyari geliyor amcaya cihazdan, ama ısrarla görmezden gelip koyuyor benzini.. Aklı nerede kimbilir..
Ne oluyor nasıl oluyor orayı sormadım ama, sonunda belki de fişten anlıyor araç sahibi, araç yürümeden sorun anlaşılıyor..
Sonrası cidden üzücü.. Geçen ay da aynı sebepten ötürü 15bin lira cebimden ödedim, aynı hatayı yaptı , bu 3 oldu ya diyen, ama buna rağmen amcayı kovmayan, iş vermeye devam eden, vicdanlı ama çileden çıkmış (ademoğludur olur, hata yapar, vs diye diye dakikalarca telkin etmeye çalıştığım) bir patron..
Yüzüne bakmaya utandığım, mahcup mahcup birşeyler yapmaya çalışan amca.. (Gelir adaletsizliği vb konular beni en çok etkileyen şeydir şu hayatta, tanımadığım hayatlar dahi olsa)
Deposunda benzinle bekleyen, şamandırasının da düzgün çalışmamaya başladığı, arabasının arka koltuğu sökük, içi leş gibi yakıt kokarken, sesini hiç yükseltmeden, rest çekmeden, tehdit etmeden, sen ödüceksin ne de olsa diye amcanın hayatını karartmaya çalışmadan, orada çözmeye çalışmalarına göz yuman araç sahibi genç..
Gecenin 12sinde yatakta olunması gereken saatte...
Yani..
Yakıt alırken bakalım dostlar..Hangi pompayi aldı, ne koyuyor.. 100 liralik, yada dolacak diyip koşar adım markete gitmeyelim, tam 10 saniye, depo kapağının açılıp, görevlinin pompaya uzanması.
Her arabayı modelinden sesinden tanıyamazlar, hatasız olma zorunlulukları da yok..
Mal bizim malımız sonuçta.. Bi göz ucuyla bakmak sadece, hem malımızı korurken, hem de böyle 'amca'ların, 'kardeş'lerin omzuna çok ağır yük binmesini engeller..
Keyifli dağlar, tepeler, yollar olsun
