Merhabalar. 2011 yılında Saraybosna'da bir süre yaşadım. Aramızdan merak edenler varsa kısaca rehberlik yapmak istiyorum. Gitmeden en azından fikir olur
Saraybosna, 2007 yılı sayımlarına göre 619.030 kişilik nüfusuyla Bosna-Hersek’in başkenti ve en büyük kentidir. Saraybosna, ayrıca Bosna-Hersek Federasyonu'nun ve fiilî başkenti Banyaluka olan Sırp Cumhuriyeti'nin de hukukî başkentidir.
Savaş yıllarında ciddi anlamda zarar görmüş şehir sizi ilk bakışta hüzne boğsada güzelliği ve insanların cana yakınlığıyla sizi bir anda kendine bağlayıveriyor.
Gezimize başlayalım. İlk durağımız Başçarşı dedikleri şehrin en eski yerleşim yeri.
Başçarşı'da gezerken sanki kendinizi Osmanlı zamanında yaşıyormuş gibi hissedeceksiniz.
Benim gibi aç karna gezemiyorsanız ilk olarak yemekle başlayalım : Boşnakların meşhur yemekleri pita ve cevapi
Cevapi ve Pita yemek için bir çok mekan var ve fiyatlar o zaman ciddi anlamda ucuzdu. Şu an bizim paramızın euro karşısında değer kaybetmesi nedeniyle buradaki fiyatlarla kafa kafaya olacağını düşünüyorum.
Cevapi
Pita
Daha sonra Başçarşı'nın üst kısmında bulunan şehitliğe ziyarete gidiyoruz. Mezar taşlarında hep bizden izler var insan gerçekten üzülüyor isimleri ve yaşları görünce. Bosna'nın eski başkanı rahmetli bilge kral Aliya İzzetbegoviç'in mütevazi mezarıda orada. 7/24 bir asker elini kalbinde tutarak nöbet tutuyor.
Daha sonra şehrin en önemli simgelerinden Başçarşı'da bulunan sebilden su içiyoruz. Bursa'da aynısında var gidenler biliyordur Etrafında hediyelik eşya dükkanları börekçiler ve restaurantlar var.
Sonra çarşı içine girdikçe Osmanlı'nın izleri belirginleşiyor. Gazi Hüsrev Bey camiini göreceksiniz. Sürekli insanlar girip çıkıyor. Ezan vakitlerinde müezzin çıplak sesle ezan okuyor.Hoparlör kullanmak yasak. 5 dk sonra da yakınında bulunan kiliseden çan sesi geliyor.
Gazi Hüsrev Bey Camii
Camiinin avlusunun hemen dışında iki adet çeşme var bu çeşmeden su içen Saraybosna'ya bir kez daha geliyormuş ben defalarca içtim ama daha gidemedim :
Çarşıda gezimizi bitirdikten sonra bir boşnak kahvesi içelim. Yine Osmanlı'dan kalma Morica Han diye bir yere gidiyoruz. İnanılmaz derecede orjinalliğini korumuş bu mekanda güzel bir boşnak kahvesi içiyoruz.
Bir rivayete göre Bosna'daki fincanlarda kulp bulunmaz sebebi kulplu fincandan kahve içerken elimiz sırpların çetnik işaretine benzer bir hareket aldığı için fincanlara kulp koymuyorlar. Fincanların diplerinde ay-yıldız var. Sembolikte olsa kahvenizi ay-yıldız şeklinde fincandan içmek beni gururlandırmıştı boşnaklarda bazı şeyleri unutmamak adına bu geleneği devam ettiriyor.
Kahveniz bu şekilde geliyor. Hayatımda içtiğim en güzel kahveleri orada içmiştim.
İsteyen çarşıdan aşağıya doğru devam edip büyük avmlerin ve mağazaların olduğu caddede turlayabilir.
Baş çarşıdan çıkarken karşınıza sürekli yanan bir ateş çıkacak
Bu onların özgürlüğünü sembolize ediyor. O yüzden hiç söndürmüyorlar.
Yine savaşın pislik yüzünü göreceğimiz bir yapı çıkıyor karşımıza Osmanlı Devleti'nin arşivinin bulunduğu kütüphane sırp'lar tarafından ateşe veriliyor benim zamanımda restore ediliyordu ancak içerdeki değerli evraklar kitaplar hepsi yok olmuş durumda.
Son hali
Kütüphane'nin olduğu caddenin girişinde 1.Dünya savaşının çıkma sebebi olan köprüyü görüyorsunuz. Avusturya-Macaristan veliahtının sırp bir genç tarafından öldürüldüğü köprü benim zamanımda normal bir köprüydü söylemeseler farketmeyecektik şu an turistik bir özelliği varmı bilmiyorum.
Trawaya atlayıp Ilıdza'ya geri dönüyoruz genelde tur firmalarının kaldığı otel burada.Doğal bir güzellik olan Vrelo Bosna parkına gidiyoruz.
Parkın girişinde böyle bir yol var yazın müthiş bir görüntü oluyor. Ben öğrenci olduğum için yürürüm dedim ama siz yürümeyin ya bisiklet kiralayın ya da faytona binin
Parkın içinde kafeler var tamamen doğa ile başbaşasınız. Zaten Saraybosna çok yeşil bir şehir burası onlar için pek bir şey ifade etmiyor ama bize çok güzel gelmişti.
Gelelim savaşın kaderini değiştiren Umut Tüneli'ne. Savaş zamanına gizli olarak silah erzak ve istihbarat çalışmalarının yürütüldüğü savaşın son zamanlarında Bosna lehine dönmesinde büyük faydası olan tünel bir kısmı ziyarete açık.
Kısaca Saraybosna turuna giderseniz nereleri gezeceksiniz özetlemeye çalıştım. Dede toprağı olmasındanmıdır bilmem ben hala özlerim. İnsanları Türkleri seviyor çoğu Türkçe biliyor dikkatli olun ancak yeni nesil bildiğiniz ot gibi yetişiyor. Türkiye nerede diye sorsanız gösteremezler. Bu üzücü bir durum. Bosna-Hersek kesinlike avrupanın ortasında nasıl katliamlar soykırımlar yapıldığının bu avrupa milletinin ne kadar kansız olduğunu öğrenmek isteyenlerin ziyaret etmesi gereken bir şehir. Binalarda halen şarapnel ve kurşun izleri var. General Tito'dan kalma lüks binalar gündüz şehri büyük bir şehir gibi göstersede geceleyin terkedilmiş binalarda yanmayan ışıklar aslında şehrin nasıl yalnız bırakıldığının göstergesi.
Saraybosna, 2007 yılı sayımlarına göre 619.030 kişilik nüfusuyla Bosna-Hersek’in başkenti ve en büyük kentidir. Saraybosna, ayrıca Bosna-Hersek Federasyonu'nun ve fiilî başkenti Banyaluka olan Sırp Cumhuriyeti'nin de hukukî başkentidir.
Savaş yıllarında ciddi anlamda zarar görmüş şehir sizi ilk bakışta hüzne boğsada güzelliği ve insanların cana yakınlığıyla sizi bir anda kendine bağlayıveriyor.
Gezimize başlayalım. İlk durağımız Başçarşı dedikleri şehrin en eski yerleşim yeri.
Başçarşı'da gezerken sanki kendinizi Osmanlı zamanında yaşıyormuş gibi hissedeceksiniz.
Benim gibi aç karna gezemiyorsanız ilk olarak yemekle başlayalım : Boşnakların meşhur yemekleri pita ve cevapi
Cevapi ve Pita yemek için bir çok mekan var ve fiyatlar o zaman ciddi anlamda ucuzdu. Şu an bizim paramızın euro karşısında değer kaybetmesi nedeniyle buradaki fiyatlarla kafa kafaya olacağını düşünüyorum.
Cevapi
Pita
Daha sonra Başçarşı'nın üst kısmında bulunan şehitliğe ziyarete gidiyoruz. Mezar taşlarında hep bizden izler var insan gerçekten üzülüyor isimleri ve yaşları görünce. Bosna'nın eski başkanı rahmetli bilge kral Aliya İzzetbegoviç'in mütevazi mezarıda orada. 7/24 bir asker elini kalbinde tutarak nöbet tutuyor.
Daha sonra şehrin en önemli simgelerinden Başçarşı'da bulunan sebilden su içiyoruz. Bursa'da aynısında var gidenler biliyordur Etrafında hediyelik eşya dükkanları börekçiler ve restaurantlar var.
Sonra çarşı içine girdikçe Osmanlı'nın izleri belirginleşiyor. Gazi Hüsrev Bey camiini göreceksiniz. Sürekli insanlar girip çıkıyor. Ezan vakitlerinde müezzin çıplak sesle ezan okuyor.Hoparlör kullanmak yasak. 5 dk sonra da yakınında bulunan kiliseden çan sesi geliyor.
Gazi Hüsrev Bey Camii
Camiinin avlusunun hemen dışında iki adet çeşme var bu çeşmeden su içen Saraybosna'ya bir kez daha geliyormuş ben defalarca içtim ama daha gidemedim :
Çarşıda gezimizi bitirdikten sonra bir boşnak kahvesi içelim. Yine Osmanlı'dan kalma Morica Han diye bir yere gidiyoruz. İnanılmaz derecede orjinalliğini korumuş bu mekanda güzel bir boşnak kahvesi içiyoruz.
Bir rivayete göre Bosna'daki fincanlarda kulp bulunmaz sebebi kulplu fincandan kahve içerken elimiz sırpların çetnik işaretine benzer bir hareket aldığı için fincanlara kulp koymuyorlar. Fincanların diplerinde ay-yıldız var. Sembolikte olsa kahvenizi ay-yıldız şeklinde fincandan içmek beni gururlandırmıştı boşnaklarda bazı şeyleri unutmamak adına bu geleneği devam ettiriyor.
Kahveniz bu şekilde geliyor. Hayatımda içtiğim en güzel kahveleri orada içmiştim.
İsteyen çarşıdan aşağıya doğru devam edip büyük avmlerin ve mağazaların olduğu caddede turlayabilir.
Baş çarşıdan çıkarken karşınıza sürekli yanan bir ateş çıkacak
Bu onların özgürlüğünü sembolize ediyor. O yüzden hiç söndürmüyorlar.
Yine savaşın pislik yüzünü göreceğimiz bir yapı çıkıyor karşımıza Osmanlı Devleti'nin arşivinin bulunduğu kütüphane sırp'lar tarafından ateşe veriliyor benim zamanımda restore ediliyordu ancak içerdeki değerli evraklar kitaplar hepsi yok olmuş durumda.
Son hali
Kütüphane'nin olduğu caddenin girişinde 1.Dünya savaşının çıkma sebebi olan köprüyü görüyorsunuz. Avusturya-Macaristan veliahtının sırp bir genç tarafından öldürüldüğü köprü benim zamanımda normal bir köprüydü söylemeseler farketmeyecektik şu an turistik bir özelliği varmı bilmiyorum.
Trawaya atlayıp Ilıdza'ya geri dönüyoruz genelde tur firmalarının kaldığı otel burada.Doğal bir güzellik olan Vrelo Bosna parkına gidiyoruz.
Parkın girişinde böyle bir yol var yazın müthiş bir görüntü oluyor. Ben öğrenci olduğum için yürürüm dedim ama siz yürümeyin ya bisiklet kiralayın ya da faytona binin
Parkın içinde kafeler var tamamen doğa ile başbaşasınız. Zaten Saraybosna çok yeşil bir şehir burası onlar için pek bir şey ifade etmiyor ama bize çok güzel gelmişti.
Gelelim savaşın kaderini değiştiren Umut Tüneli'ne. Savaş zamanına gizli olarak silah erzak ve istihbarat çalışmalarının yürütüldüğü savaşın son zamanlarında Bosna lehine dönmesinde büyük faydası olan tünel bir kısmı ziyarete açık.
Kısaca Saraybosna turuna giderseniz nereleri gezeceksiniz özetlemeye çalıştım. Dede toprağı olmasındanmıdır bilmem ben hala özlerim. İnsanları Türkleri seviyor çoğu Türkçe biliyor dikkatli olun ancak yeni nesil bildiğiniz ot gibi yetişiyor. Türkiye nerede diye sorsanız gösteremezler. Bu üzücü bir durum. Bosna-Hersek kesinlike avrupanın ortasında nasıl katliamlar soykırımlar yapıldığının bu avrupa milletinin ne kadar kansız olduğunu öğrenmek isteyenlerin ziyaret etmesi gereken bir şehir. Binalarda halen şarapnel ve kurşun izleri var. General Tito'dan kalma lüks binalar gündüz şehri büyük bir şehir gibi göstersede geceleyin terkedilmiş binalarda yanmayan ışıklar aslında şehrin nasıl yalnız bırakıldığının göstergesi.