5 yayla gezdik, dereleri aştık, dağlara tırmandık, şelalelerde yüzdük diye macerayı bırakacağımı mı sandınız? Çok yanıldınız.
Bugün rotamız Rize’nin en yüksek yaylası Tobamzga. İnsanoğlunun seneler önce terk ettiği, yerli halkın bile adını unuttuğu Tobamzga yaylası.
Hemen belirteyim, Forester bu yollarda kırılmadıysa daha da kırılmaz. 2000 metreden sonra bastıran yoğun sis ve keskin taşlarla dolu, aracın her cıvatasını yerinden oynatan aşırı zorlayıcı yollara dayanacak araç çok azdır. Zaten insanoğlu da bu yüzden buraları terk etmiş. Yaylanın adının Lazca kelimelerin birleşmesinden geldiğini hatırlatmak isterim; TOBA Lazca da göl demektir, MZGA ise kenar anlamına gelmektedir. Bu iki kelime yan yana geldiğinde Tobamzga yani Gölkenarı anlamına geliyor. Yaylada bulunan büyük gölün adı ise Osmanoğlu Toba (Osman’ın gölü) yaylacılık yapıldığı zamanlarda talihsiz bir olay yaşanmış. Osman adında ki bir yaylacının oğlu gölde boğulmuş o zamandan sonra o göle bu isim verilmiş.
Normalde bizi karşılaması gereken manzara şöyle olmalıydı.
Ancak başta da dediğim gibi yerli halkın bile unuttuğu bu yaylaya Temmuz hatta Ağustos ayında çıkmamız gerektiğini hayal kırıklığı yaşatan bir deneyimle tecrübe ettik.
Yaylaya tam ulaşamadık. Çünkü yoğun sis ve bakımı yapılmamış yol bizi yaylaya sadece 4 km kala geri döndürdü. Oldukça büyük bir hayal kırıklığıyla geriye döndüm. Ama azmettim. Bu yayla benim ve elbet keşfedeceğim.
Şimdilik sizi %99’u tamamlanan seyahatin görüntüleri ile başbaşa bırakıyorum. Özellikle arkaplan müziğinin değiştiği yerden itibaren yol ve hava şartları her geçen saniye daha da kötüleşti.
Ufak bir not: Kalabalık aileyle veya sarsıntılı yola dayanamayan kişilerle asla gelmeyin. Zira sizi yol değil bu kişiler yoracaktır. Ve bende yanımdaki eşim ve baldızımın yol tutması sebebiyle 1500 metrede zorunlu olarak durup piknik yaptım. 2 çocuk ve Kaynanam bile sapasağlam dayandılar ama bayanlar pert oldu.
Bugün rotamız Rize’nin en yüksek yaylası Tobamzga. İnsanoğlunun seneler önce terk ettiği, yerli halkın bile adını unuttuğu Tobamzga yaylası.
Hemen belirteyim, Forester bu yollarda kırılmadıysa daha da kırılmaz. 2000 metreden sonra bastıran yoğun sis ve keskin taşlarla dolu, aracın her cıvatasını yerinden oynatan aşırı zorlayıcı yollara dayanacak araç çok azdır. Zaten insanoğlu da bu yüzden buraları terk etmiş. Yaylanın adının Lazca kelimelerin birleşmesinden geldiğini hatırlatmak isterim; TOBA Lazca da göl demektir, MZGA ise kenar anlamına gelmektedir. Bu iki kelime yan yana geldiğinde Tobamzga yani Gölkenarı anlamına geliyor. Yaylada bulunan büyük gölün adı ise Osmanoğlu Toba (Osman’ın gölü) yaylacılık yapıldığı zamanlarda talihsiz bir olay yaşanmış. Osman adında ki bir yaylacının oğlu gölde boğulmuş o zamandan sonra o göle bu isim verilmiş.
Normalde bizi karşılaması gereken manzara şöyle olmalıydı.
Ancak başta da dediğim gibi yerli halkın bile unuttuğu bu yaylaya Temmuz hatta Ağustos ayında çıkmamız gerektiğini hayal kırıklığı yaşatan bir deneyimle tecrübe ettik.
Yaylaya tam ulaşamadık. Çünkü yoğun sis ve bakımı yapılmamış yol bizi yaylaya sadece 4 km kala geri döndürdü. Oldukça büyük bir hayal kırıklığıyla geriye döndüm. Ama azmettim. Bu yayla benim ve elbet keşfedeceğim.
Şimdilik sizi %99’u tamamlanan seyahatin görüntüleri ile başbaşa bırakıyorum. Özellikle arkaplan müziğinin değiştiği yerden itibaren yol ve hava şartları her geçen saniye daha da kötüleşti.
Ufak bir not: Kalabalık aileyle veya sarsıntılı yola dayanamayan kişilerle asla gelmeyin. Zira sizi yol değil bu kişiler yoracaktır. Ve bende yanımdaki eşim ve baldızımın yol tutması sebebiyle 1500 metrede zorunlu olarak durup piknik yaptım. 2 çocuk ve Kaynanam bile sapasağlam dayandılar ama bayanlar pert oldu.