Bu sabah haberlere bakarken Ankara'daki bir kaza dikkatimi çekti. Yolda bilinmeyen bir sebeple duraksayan bir Tofaş'a arkadan tır çarpmış. Arabadaki iki kişi maalesef ölmüş. Kaza sonrası Tofaş'ın hali aşağıdadır. Hala bu arabalara nasıl binebiliyorlar anlamıyorum.
Ölenlere allah rahmet eylesin. Tofaşla ilgili iki kişi komedi videosu çekmişti bir ara tiktok'ta izlemiştim. Şoför arkadaşına yolda giderken diyor 100-150 milyarlık arabalara neden biniyorlar anlamıyorum kaza yapsan öldürmüyor sakat bırakıp süründürüyor ama şahine bin direk cennetliksin sürünme falan yok en iyisi bu diyordu bakış açısı işte.
Yıllar yıllar önce otomotiv sektöründen bir markanın üst düzey bir şeysinin röportajında beyefendi şöyle demişti, Türkiye'nin araç stoğu çok eskidi artık pazarın yenilenmesi lazım, neden lazım hem çevremiz için hem güvenlik için lazım. Eski araçları hurdaya ayıracak ve yeni nesil araçların kolay alınmasını sağlamalıyız ki Türkiye pazarının ortalama araç yaşı düşsün.
Bunu yapmadılar, yıllardır araç alımını iyice zorlaştırdılar, artık fakir Asya ülkelerindeki gibi her yeri pas içinde, yamuk yumuk giden arabalar yollarda hem de devletimizin para harcadığı ya da harcamadım diyip her geçişte bize harcattığı o güzelim yollarda böyle arabalar daha çok görülecek, maalesef.
Benim amcaoğlunda vardı Tofaş. 10a almıştı 7-8 de masraf yaptı ses sistemi falan. Baktı polis çok durduruyor. Sattı üzerine birkaç kuruş koyup eski model bir Mercedes aldı. "Boş yere uğraşmışım. Ucuz diye almıştım. Mercedes'ten çok masraf çıkardı." diyordu. Biraz da diğer araçları bilmemek veya masraf çıkarır endişesiyle almaya cesaret edememekten kaynaklanıyor.
Aslında 2010’un başlarında devlet araç alımını baya kolaylaştırdı. ÖTV’ az tutup hurda indirimi falan yüzbinlerce alman ve fransız taşıtı satılmasına imkan sağladı. Avrupa ülkelerine ya da Amerika ya kıyasla araba parkımız eski veya satış fiyatları pahalı olabilir. Ne var ki taşıt üreten ülkelerde, o taşıtlara bağlı yan sanayi ile onbinlerce katma değerli ticari ürün ve iş imkanı sağlanırken , bizim gibi taşıt üretmeyen ülkelerde durum devlete , dolayısıyla millete o kadar faydalı olmuyor. Hal böyle olunca devlet bir yerden vergi alacak, ha çok mu belki bu kadar çok değil ama almanyadan amerikadan daha çok vergi alacak. Bizde durum ne? Araba fiyatları ucuz olan ülkelere kıyasla araba tamir işçiliği ucuz. Yetkili servisleri bilmem ama sanayi kesinlikle daha ucuz. Yurt dışında da işçilik çok pahalı. Bu şekilde bir denge kurulduğunu düşünüyorum. Almanyadaki birisi eğer binmek isterse, 10 yaş üstü araçlara bizim kadar maliyetle binemez. Bu bir teselli değil elbet . Keşke bizde de taşıt fiyatları hesaplı olsa da kimse 10 yaş üstü araca binmek zorunda kalmasa. Ama kendi taşıtlarımızı kendimiz üretesiye kadar görünen resim şimdilik bu.
Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
(30-09-2020, Saat: 10:02)serkankucuk demiş ki: Yıllar yıllar önce otomotiv sektöründen bir markanın üst düzey bir şeysinin röportajında beyefendi şöyle demişti, Türkiye'nin araç stoğu çok eskidi artık pazarın yenilenmesi lazım, neden lazım hem çevremiz için hem güvenlik için lazım. Eski araçları hurdaya ayıracak ve yeni nesil araçların kolay alınmasını sağlamalıyız ki Türkiye pazarının ortalama araç yaşı düşsün.
Bunu yapmadılar, yıllardır araç alımını iyice zorlaştırdılar, artık fakir Asya ülkelerindeki gibi her yeri pas içinde, yamuk yumuk giden arabalar yollarda hem de devletimizin para harcadığı ya da harcamadım diyip her geçişte bize harcattığı o güzelim yollarda böyle arabalar daha çok görülecek, maalesef.
Ben de bu görüşe katılıyorum. Araç alımını vergi indirimleriyle kolaylaştırıp eski araçların piyasadan çekilmesi sağlanmalı. Herkes gücünün yettiği imkanlarının el verdiği kadar arabaya biniyor. Kimse cebinde parası varken ucuz arabaya binmez.
(30-09-2020, Saat: 10:55)BerQue demiş ki: Ucuz arabaya binmek icin kendi aracimizi üretme şartini anlayamadim hocam.
Hatta bir duzeltme yapayim,
Ucuz değil
Ederinde, yani dunyaki kalan neredeyse 8milyar insanla ayni fiyata binmek icin diyeyim
Bunun icin niye illa kendi aracimizi üretmek zorundayiz?
Kendi aracımızı üretmemiz kısmını şöyle açayım: devletler hem kendi hem de sosyal devlet görevini yürütebilmek için gereken parayı ticaret yapmaktan ziyade topladığı vergi ve hizmet bedelleri ile sağlar. Mesela Turizm sektörüne, salt otel sahibi gözüyle bakamayız. Orada çalışanından, oraya mal satan tekstilciden, diğer tedarikçilerden hem istihdam hem de katma değer olarak bir çok fayda sağlamakta devlet. Araba ithalatında ise bundan bundan faydalanan esasta ihracatı yapan ülke ve ithalatcı firma var. Turizm ile kıyaslayacak olursak devlet kazanacağı farkı vergi olarak yansıtmayı tercih etmekte. Kastım araba üretilirken meydana çıkan istihdam ve katma değer Türkiye’de üretilse bu tip yüksek vergilere ihtiyaç kalmayacaktır. Mesela devlet, son yaşanan gelişmeler dahilinde yerli üretim yapan firmalara devlet bankaları vasıtasıyla ucuz kredi imkanlarıyla hem halkı hem de üreticiyi sübvanse etti. Burada devletin piyasa şartlarından daha ucuza kredi vermesini akıl karı görmeyenler o fabrikaların kapanması durumunda oluşacak istihdam ve katma değer kaybını göz önüne alınca son derece makul çözüm olduğunu görürüz. Ha firma veya kişiler yaptıkları zamlarla istismar etmiş ise bu şartlar altında yapılan ahlaksızlığa devlet cevap veremez, ama tüketici olan halk bu imkanı sahip. Yine batı ülkeleri ile kıyaslandığında bizde ucuz olan çok şey onlarda pahalı olabilir. Ben bu fiyatlandırmanın gene kendi üretimiz ve ithal olan şekilde olduğu kanaatindeyim. Bazen ithal olan ürünlerin yurtdışı fiyatları ile yurt içi fiyatlarının aynı olduğunu görebiliriz. Mesela şu an Türkiyede satılan apple ürünlerinden telefon ve tablet fiyatları amarika ile aynı. Bu nasıl olabilir? Devlet bir sürü vergi koydu o ürünlere, bu ihracatcı ülke ve firmaların aldıkları tedbirlerle mümkündür. Sonuçta Türkiye almaya karar verdiği vergiyi almaktan vaz geçmiş değil. Bazen ihracatçı firma ve ülkelerin böyle tedbirleri olmakta. Bir kaç sene önce aldığım Suzuki deniz motoru İngilteredeki satış fiyatının 3 te 2 fiyatına idi. Mesela bu ay aldığım bir yazılımın Türkiye fiyatını ihracatcı firma kendi ülkesi için belirlediği öğrenci fiyatından bile ucuzdu. burada çözüm sadece bizde değil, ihracatçı firma ve ülkelerin de bu konuda elini taşın altına koymaları gerekir. Şimdi şöyle düşünelim? Avrupada dizel araçların satışı nerede ise durmuşken, ihracatçı firmalar niye hala yok satıp ellerinde patlayan araçların fiyatını indirmezler? Burada ben çiçek böcek siyasetinden farklı siyaset güdüldüğü düşünüyorum. Neden böyle uzun uzun yazmak ihtiyacı hissediyorum? Araba almak elbette bizim için çok önemli bir şey. Milyonlarca insanın alacağı milyarlarca dolarlık araca ödenecek para önemlidir. Bizde para var, onlarda da satacak ürün. Bırakalım blraz da onlar düşünsün. Bu kadar büyük pazara, böyle civcivli zamanda mal satmak için kafa yorsunlar. Kendi katma değer ve istihdamını düşünüp, parasını peşin aldıkları arabaya teslimat için 6 aya gün vermesinler.
Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
Nuri Bey yazınızı dikkatle okudum, sorumluluk alsın ne yapsın etsin bu durumda bile ürün satabilsin dediğiniz firmalar bu devirde bir şekilde para kazanabilmek için çırpınıyorlardır diye düşünüyorum. Aylarca tüm sektörlerdeki fabrikalar kapatıldığında ne mal üretebildiler ne ellerindekileri satabildiler, sonrasında üretim başladığında tüm dünyaya ürün yetiştirmeye çalışıyorlar bu sebeple 6 ay bekletiyorlar bireysel siparişleri. Bireysel diyorum çünkü özellikle ülkemizde 100 arabayı bireysel müşteri alıyorsa 3000 arabayı şirketler alıyordur, bu alıcı şirketlerin de bir sürü taahhütleri vardır, ödemeleri bireysel alıcıdan daha belirgin şekilde planlanmış ve daha erken ödeniyordur belki. Yani alıcı şirketse ve sipariş adedi çoksa önceliği vardır diye düşünüyorum.
Neyse, diyelim ki üretici markalar her türlü insiyatifi alarak ürünü erken üretti ve en düşük karla ülkemize gönderdi, biz yine rahatça alamıyoruz ki ya devlet zırt bırt vergi arttırıyor ya da döviz sürekli arttığı için ürünün fiyatı yükseliyor.
Hadi diyelim bu üreticinin fabrikası ülkemizde olsun, Sakarya üretiliyor ben de hemen Ankara'dan İstanbul'dan bu ürünü alayım diyorum, yani ülkemize istihdam olarak da katkısı olan yan sanayileri de destekleyen bir markanın ürününü fabrikasının dibinden alayım diyorum ama yine ucuza alamıyorum ya da satıcının bana satmak istediği fiyatlara alamıyorum çünkü bu ürünü de yerli ürün olarak görmüyor devlet, her türlü vergiyi bu üründen de alıyor.
Kısaca alıcı olarak bizler her türlü zordayız, zarardayız, bizim için avantajlı olabilecek her imkanı devlet yok etmiş durumda, ne içerde üretilenlerde kolaylık var ne de dışardan gelen ve fiyatı düşük ürünlere insaflı vergiler var.