Eveeet sevgili dostlar. Bir başka konuda bahsettiğim gibi mükemmel başlayan ama felaketle sonuçlanan son kampımızda sonuç için tüm aksilikler yakamızdaydı. Öncelikle kamp alanımız Rize İkizdere ilçesinden ovit tüneline giden yol üzerinde ve dere kenarında bir çayırlıktı. YouTube kanalımda beni takip edenler ve buradan konusunu hatırlayanlar Çokçor deresi dediğimiz yerdeydik. Malum dere kenarı olunca hava 3-5 derece daha soğuk hissediliyor. Meteoroloji de bölgede 1 derece gösteriyordu. Bu da sıkı hazırlanmamız gerektiğini işaret ediyordu. Bu yüzden yola çıkarken işimizi şansa bırakmamak için 2 çuval odun ile gittik. Gittik ama ne fayda. Çok şerefli oduncuya özellikle aman ıslak olmasın dağda uğraşırız donarız dememe rağmen tamamı ıslak odunları vermiş. Ben böyle bir şey görmedim. Odun tutuşmadan kapkara olup köz oluyor. Ne yaptıysak ateş bir türlü tutuşmuyor. Dedik o zaman etraftan kütük keselim. Yakınımızda daha önce kesilen bir ağacın kalan kütük kısmını kestik ve miss gibi çıra kokusuyla sevindik. Sonra bir kayanın üzerinden çıkan ağacın 2 ana dalından birini kesmişler. Onunda kökünü alalım dedim. Aldık almasına ama kütükle beraber kayadan aşağı sırt üstü düştüm. Neyse ateşimiz çok güzel bir şekilde yandı ve gece gayet eğlenceli geçti. Gökyüzünde durmadan kayan yıldızlar, gezegenler (evet Mars ve Neptün çıplak gözle görülüyordu) Samanyolu ile müthiş bir manzara vardı. Gece 02:30 gibi odun bitince yatmaya çadırlarımıza geçtik. Biraz keyif sevdiğim ve çadırımın havalandırmasına güvendiğim için Nurgazın turbojet sobasını açtım ama soba bir türlü güçlü bir şekilde yanmıyordu. Neyse deyip -10 uyku tulumuma girip sabaha kadar mışıl mışıl uyudum. Sabah 07:30 gibi uyandık ama hava felaket soğuk. Güneş kamp alanına vurmuyor. Derenin soğuğu bizi it gibi titretiyordu. Soba da çalışmadığı için çaresiz yeniden kütük kestik. Aç karnına çok fazla yorulmuştum. Biraz da midem dönmüştü. Bu sebeple kahvaltıda çok az bir şeyler yiyebildim. Kahvaltı sırasında vücudumun tüm enerjisinin çekilmeye başladığını hissettim. Hemen çadırımı ve malzememi toplayayım yoksa geç kalırsam toplayamayacağımı anladım. Çadırı ve malzemeyi toplarken artık kollarımı bile kaldırmak zulüm gelmeye başladı. 11:30 gibi güneş yüzünü göstersede ben olduğum yerde nefes nefese kalıyordum. Nefes aldıkça daha da yoruluyordum. Bu sebeple apar topar eve dönüşe geçtik. Eve gelince 45 dakikadan fazla kaynar suyun altında dursamda titremem ve üşümem geçmedi. Hemen yatağa yattım ve 3 gecelik işkence başladı. Boğazım o kadar kötüydü ki konuşmam imkansızdı. İlk gece artık nefes almak çok zorlaştı ve dedim ben sabahı göremeyeceğim herhalde. Diğer 2 gece de sürekli halüsinasyonlar görerek geçti. Ancak 3.gün ayağa kalkarak doktora gittim ve jet hızıyla tedaviye başladık. Bugün 7. Gün itibari ile çok iyi olsam da bağışıklığımın tamamen çöktüğünü ve çok dikkatli olmam gerektiğini iliklerime kadar hissediyorum. Tekrarının yaşanmaması dileğiyle sizi kampın güzel anlarıyla başbaşa bırakıyorum.
Geçmiş olsun Barış bey. Bazen aksilikler ardı ardına geliyor işte. Anlattıklarınızdan ve kendi tecrübelerimden çıkardığım sonuç şu, vücudu aşırı soğuğa karşı korumak lazım. Sizin yaşadığınıza benzer bir tecrübeyi geçen yıl yaşadım. Ateşin çevresinde oturup gece yarısına kadar muhabbet ettik. Gece yarısına yakın içime bir titreme geldi. O titremenin bedelini bir ay kadar ödedim diyebilirim. Daha sonra geri dönüp düşününce, şu sonuca vardım. Ateş çevresinde otururken ön taraftan gelen ısı bize sıcaklık hissi veriyor ama sırtımız o sırada üşüyor. Anlaşılan sırtımız sıcaklığa o kadar hassas değil, üşüdüğümüzü hissettiğimizde aslında çok geç kalmış oluyoruz. Ayrıca çiğ etkisini akıldan çıkarmamak lazım. Üstümüze yağan çiğ bizi daha çok üşütüyor. Bundan sebep gece devam eden kamplarda uzun süre dışarda soğukta kalmamak en akıllıca tedbir. Muhabbet edilecekse çiğe ve soğuğa karşı tedbir alınmalı. Basit de olsa tente altında, daha iyisi bir çadır içinde muhabbete devam edilmeli. Sizin durumda yaşanan aksilikler işin tuzu biberi olmuş ama asıl suçlu gecenin soğuğu ve tedbir alınmadı ise üzerinize yağan çiğ. İnsan sırt bölgesine dikkat etmeli kış mevsiminde. Ben böbrekleri üşüttüm ve eskilerin neden kuşak taktıklarını anlamış oldum . Sizin halüsinasyon üşütme derecenizin benimkinden kötü olduğuna işaret. Bende titreme ve bel sırt bölgesinde uzun süre ağrı sızı şeklinde devam etti o gecenin etkisi. Bağışıklık sistemi gençken daha iyi bunu da anladım . Bol bol c vitamini . Yapılan tahlil sonucuna göre d3k2 ve doktorun tavsiye edeceği diğer vitamin ve mineraller bağışıklığa ciddi katkı yapıyor. Tekrardan geçmiş olsun.
Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
(29-11-2022, Saat: 04:04)Nuri_Kongur demiş ki: Geçmiş olsun Barış bey. Bazen aksilikler ardı ardına geliyor işte. Anlattıklarınızdan ve kendi tecrübelerimden çıkardığım sonuç şu, vücudu aşırı soğuğa karşı korumak lazım. Sizin yaşadığınıza benzer bir tecrübeyi geçen yıl yaşadım. Ateşin çevresinde oturup gece yarısına kadar muhabbet ettik. Gece yarısına yakın içime bir titreme geldi. O titremenin bedelini bir ay kadar ödedim diyebilirim. Daha sonra geri dönüp düşününce, şu sonuca vardım. Ateş çevresinde otururken ön taraftan gelen ısı bize sıcaklık hissi veriyor ama sırtımız o sırada üşüyor. Anlaşılan sırtımız sıcaklığa o kadar hassas değil, üşüdüğümüzü hissettiğimizde aslında çok geç kalmış oluyoruz. Ayrıca çiğ etkisini akıldan çıkarmamak lazım. Üstümüze yağan çiğ bizi daha çok üşütüyor. Bundan sebep gece devam eden kamplarda uzun süre dışarda soğukta kalmamak en akıllıca tedbir. Muhabbet edilecekse çiğe ve soğuğa karşı tedbir alınmalı. Basit de olsa tente altında, daha iyisi bir çadır içinde muhabbete devam edilmeli. Sizin durumda yaşanan aksilikler işin tuzu biberi olmuş ama asıl suçlu gecenin soğuğu ve tedbir alınmadı ise üzerinize yağan çiğ. İnsan sırt bölgesine dikkat etmeli kış mevsiminde. Ben böbrekleri üşüttüm ve eskilerin neden kuşak taktıklarını anlamış oldum . Sizin halüsinasyon üşütme derecenizin benimkinden kötü olduğuna işaret. Bende titreme ve bel sırt bölgesinde uzun süre ağrı sızı şeklinde devam etti o gecenin etkisi. Bağışıklık sistemi gençken daha iyi bunu da anladım . Bol bol c vitamini . Yapılan tahlil sonucuna göre d3k2 ve doktorun tavsiye edeceği diğer vitamin ve mineraller bağışıklığa ciddi katkı yapıyor. Tekrardan geçmiş olsun.
Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
Ateş başında sırttan soğuk yemek kesinlikle doğru tespit. Bu sebeple 2. Çadıra benzer bir gölgelik almayı düşünüyorum. 4 tarafı isterseniz kapatıp küçük bir oda yapmak gibi. İçine koyulacak iyi bir soba bizi ciddi şekilde koruyacaktır diye düşünüyorum
Tapatalk Pro kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
@Barış Çağlar Hocam çok geçmiş olsun, şifalar dilerim, çok üzüldüm gerçekten. Tek teselli, anladığım kadarıyla, ailenin kalanı iyi hiç değilse. Ayrıca çabuk sayılacak bir sürede çok şiddetli soğuk algınlığı atlatmışsınız. Gelmiş geçmiş olsun tekrar.
Güzel bir çadırmış. Seçenekler arasında 6 kişilik olarak sınıflandırılmış bir çadır daha var. İhtiyaca göre o da düşünülebilir. Gazebo adı altında üretilen bir çadır tipi daha var. Gazebo marka değil çadırın türü. Decathlondaki bahsi geçen çadır gibi yüksek ve içinde rahatlıkla ayakta durulabilinir. Bir ara almağı düşünüp almamıştım. Şimdi pişmanım vallahi.
Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
Bende bunu almak istiyorum. Soğukta rüzgarı kesse yeter. İçinde yanan ocak bile ciddi sıcaklık sağlayacaktır. Ama her şeyin başı, iyi bir araç. Aslında donanım olarak eksiğim yok ama hep birilerinin arabasında yancı gidince bu sefer bunu almayayım onu almayayım diye diye her kampa eksik malzeme ile gidiyorum. Bu kampta yer sıkıntısından 4x4 brandamı masalarımı, büyük ve konforlu sandalyelerimi ve kamp şöminemi alamamıştım. Belkide herseyim tam olsa bu sıkıntı hiç yaşanmazdı. Ama donanıma da güvenmemek gerek. Çünkü bu kampta üstümde tommy hilfiger kaz tüyü soğuk iklim montu. Altımda Adidas’ın polarlı pantolonu ayağımda Colimbia’nın -55 extreme botu Canuk vardı. Ona rağmen soğuğu yedik.
(29-11-2022, Saat: 20:05)tarkaner demiş ki: Barış Bey çok geçmiş olsun. Allah beterinden saklasın. İnsan vücudu sıcaklığı geç algılar. Ben de araba da otomatik klima yoksa hasta olurum.
Nuri Hocam bunlar otağ resmen. İyi de olurmuş, namaz da kılınabilir içinde. İçine bir soba konsa sohbet odası da olur.
SM-S908E cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi
Haklısınız Tarkaner bey. Soba kurmak için de gerekli baca çıkışı açılmış çadıra.
Bende bunu almak istiyorum. Soğukta rüzgarı kesse yeter. İçinde yanan ocak bile ciddi sıcaklık sağlayacaktır. Ama her şeyin başı, iyi bir araç. Aslında donanım olarak eksiğim yok ama hep birilerinin arabasında yancı gidince bu sefer bunu almayayım onu almayayım diye diye her kampa eksik malzeme ile gidiyorum. Bu kampta yer sıkıntısından 4x4 brandamı masalarımı, büyük ve konforlu sandalyelerimi ve kamp şöminemi alamamıştım. Belkide herseyim tam olsa bu sıkıntı hiç yaşanmazdı. Ama donanıma da güvenmemek gerek. Çünkü bu kampta üstümde tommy hilfiger kaz tüyü soğuk iklim montu. Altımda Adidas’ın polarlı pantolonu ayağımda Colimbia’nın -55 extreme botu Canuk vardı. Ona rağmen soğuğu yedik.
Seçtiğiniz çadır 8 kg olmasıyla taşımak için ideal. Barış bey, giyim elbette önemli ama bir yere kadar. Ayakta durma imkanı, ayazı ve çiği kesmesiyle çadır çok iyi bir seçenek. Bu ayaz farklı bir şey. Eskiler “ayaz yemek” der. Adamı iflah etmez, mutlaka hasta eder. “Kemiklere işleyen soğuk” işte bu ayazla işler. Çobanlar bu konuda en bilgili meslek grubu olsa gerek. Eskiden kepenek dedikleri koyun yünü keçeden yapılan kıyafet atarlardı üstlerine. Açıkta kar altında yatarlarmış ve o kepenek hiç nem ve ayaz almazmış içine. Tabi artık mesleğin kaybolmağa yüz tutmasıyla malzemesini satan dükkanlar hemen köşe başında değil. Arayıp bulmak lazım. Hasta olunca kepenek aklıma geldiydi. İçinde böylesi ayakta durulabilen çadırlar pek yoktu piyasada ya da gözüme çarpmadı. Sağ olsun Oğuzhan bey haber verdi Decathlonda satılanı. Yurt dışından takip edip, çözümlerinden baya faydalandığım birisi de o zamanlar böylesi bir çadırla sahrada gecelemekteydi. Dediğiniz gibi bir de kamp sobası, içeriyi baya konforlu yapar. 30 faktör UV koruması da yazın güneşin sıcağından korur insanı. Decathlondan aldığım 30 faktör korumalı tente, plajda 12 güneşinden bile çok rahat korudu bizi. Açıkta insan pişerken, tentenin gölgesi serin tuttu. Bunda en önemli etken 30 faktör UV koruması idi. Ayaz, nem ve artık UV ışınlarına karşı dışarıda insan mutlaka kendisini koruması gerek. bu konu sebebiyle yeniden kepeneği hatırlayınca internetten aradım ve şu sayfa ile karşılaştım. https://tarimmemleketi.com/kepenek#:~:te...9Fmektedir.
içinde çok faydalı malumat var kepenek ile ilgili. Belki bir başkasının da ihtiyacı olur diye buraya ekledim. Fiyat olarak bana çok ekonomik geldi. Eğer yazıldığı gibi 509-600 lira ise, yaradığı işe göre bedava sayılır.