Yaklaşık 1 yıldır bugün yazarım yarın yazarım diye diye bir türlü elimin değmediği 2007 model Alfa Romeo 159 - 1,9 JtdM Distinctive Plus incelemesini arabayı sattıktan 3 gün sonra yazmaya karar verdim
Öncelikle, aracı aldıktan 1 hafta sonra üst kapak contası sıkıntısı dolayısı ile başlayan maceramdan dolayı ne kadar objektif olabilirim bilmiyorum. Objektif olacağıma da söz veremiyorum
2020 şubat ayında ani bir kararla bir arkadaşımla birlikte gidip bu arabayı İstanbul’dan aldık. Birlikte gittiğimiz arkadaşım daha önce bu arabadan 2 tane kullanmış ve satmış biriydi. Tecrübelerine güveniyordum yani. sabah araç sahibi araba ile birlikte geldi ve Bostancı Carium Zeki ustaya (Alfacıların bildiği bir ustadır) arabayı gösterdik. Kendisi de kullandı tecrübeye çıktı. Bir sıkıntısı olmadığını gayet iyi olduğunu söyledi. Biz de baktık ettik kaportasına da baktırdıktan sonra arabayı alıp Ankara’ya doğru yola çıktık. Ben şahsen İstanbuldayken hiç kullanmadım. Bilmediğim bir arabayla o trafikte mücadele etmek istemedim, bir de arkadaşım arabayı iyice test etsin diye ona verdim.
Dönüşte otobana çıkınca ben aldım. Araba gerçekten gücünü hissettiriyordu. 1,9 dizel motor 150 hp ve 320 tork ile gayet tatminkardı. Ankara’ya 140 km/h sabit hızda 5,7 lt/100 km ortalama tüketim ile indik. Cüssesine ve hıza göre tüketim iyi gelmişti bana.
Neyse, 1 hafta sonra bir akşam motor hararet uyarısı verdi ve Şaşmaz’a yakın bir yerde sağa çekip durdum. Arabayı birlikte aldığımız arkadaşa sordum, atlayıp geldi hemen sağ olsun. Şaşmazda daha önceden bildiği bir alfa servisinin önüne çektik. Ertesi sabah gittik, biraz baktıktan sonra üst kapak contası olduğuna karar verip 5-6 bin lira civarı masrafı olduğunu söyledi ustamız. Biz de hemen karar vermeyelim diyerek başka bir yere daha götürdük. Ancak yağmurdan kaçarken doluya tutulduğumuzdan habersizdik. Ve o süreç sonunda tam 1 sene sonra araba eski haline döndü. Ancak ilk 2 usta değil başka bir usta düzeltti. Bu hikâye bambaşka. Onu daha sonra yazarım isteyen olursa
Ben burada daha çok, önceden Legacy SW kullanmış biri olarak gözlemlerimi ve zaman zaman kıyaslamalarımı yazmak istedim. Bunu da kendime göre başlıklar altında topladım.
1- Tasarım
Tasarım olarak zaten İtalyan arabasına ve hele de Alfa Romeo’ya diyecek pek bir lafımız yok. Hem iç hem de dış tasarımda gerçekten dönüp baktırıyor her türlü. İçindeyken kendinizi resmen diğer insanlardan 1 sınıf üstte gibi hissediyorsunuz (ya da tamamen benim öyle hissetme eğilimim vardı bilemiyorum). Kendi aracım olan 2006 Legacy SW de bana kalırsa tasarım olarak Alfa Romeo’dan daha aşağıda değil. İç kısımlar evet biraz daha sade ama bunu ergonomi ve fonksiyonellik ile dengelemiş oluyor. Dış görünüş olarak da SW kasanın bende zaten hep +1 puanı vardır. O yüzden alfa ve Subaru arasında şahsen tasarım olarak birisi çok daha ağır basıyor diyemiyorum.
2- Fonksiyonellik, ergonomi ve iç hacim
Bu konuda Alfa Romeo büyük farkla sınıfta kalıyor. Hatta benim için arabadan soğuma seviyesine kadar geldi. Ki yaşadığım mekanik problemleri bilseydiniz o aşamada bile soğumayan birisinin fonksiyonellikte arabadan soğumasının ne kadar büyük bir olay olduğunu anlardınız .
Öncelikle iç mekanda ne bardak koyacak, ne telefon koyacak, ne cüzdan koyacak bir göz bir boşluk vs. yok. Arabaya binerken elinizde telefon ve cüzdanla biniyorsunuz, yan koltuk boşsa ne ala, orası raf görevi görüyor. Kapı içlerinde su şişesi koyacak bir genişlik yok. Orta konsolda çok ufak bir göz var, oraya da ne telefon ne cüzdan sığıyor. Ön yolcu koltuğunda oturan kişi için de aynı şey söz konusu. Hele de uzun yolda çayı kahveyi geçtim kutu içecek bile içmek işkence. Ayrıca arka koltuktaki diz boşluğu da yeterli olmadığı için ön koltuğu öne doğru yaklaştırınca yolcu için sol ayakta sıkıntı başlıyor. Ön konsol öne doğru daraldığı için rahatsız ediyor. Ancak koltukların kendi içindeki ergonomisi çok iyi. Gerçekten insanı çok güzel kavrıyor ve rahat ettiriyor.
Arka kısımda zaten D segmenti bir araba genişliğinden çok uzakta. Bunu fark ettikleri için 2008 yılından itibaren üretilen makyajlı modellerinde koltukların önündeki çıkıntıyı düşürerek diz mesafesini arttırır gibi yapmışlar. Ancak yine de bırakın Legacy’yi, bizim 2008 Impreza HB bile genel olarak bu arabadan çok daha ferah bir iç hacim sunuyor.
Çocuk koltuğu koyduğumuzda bu farkı çok rahat anlıyoruz. Çocuğu olanlar için tercih edilmesi sıkıntılı bir araç yani bence Alfa 159.
Bagaj konusuna gelince, aslında bagaj hacmi oldukça yeterli. Ama yükleme boşaltma için gerekli boşluk çok az. Bu da bagajın kullanımını çok zorlaştırıyor. 159’un da SW modeli var bu arada, ben özellikle onun da bagajına detaylı baktım. Ancak onda da aynı problem var, SW olmasına rağmen o genişliği ve kullanım kolaylığını göremiyorsunuz. Çünkü yanlış hatırlamıyor isem arka kısım bagaj kapağı hariç sedan ve SW de aynı.
Burada beni delirten bir özellikten bahsedeyim. Bagaj kapağı sadece kumanda üzerindeki bagaj düğmesinden veya araç içinde önde tavan kısmındaki kontrollerin içinde bulunan bir düğmeden açılıyor. Yani araba çalışıyorken mesela, arabadan inerken bagajı açıp açmayacağınıza karar verip öyle inmeniz lazım ben kaç kere bagaja kadar gidip kapağı açamayınca ön kapıdan içeri uzanıp bagaj kapağı düğmesine uzanmaya çalıştım. Arabanın dışındakiler için pek hoş bir görüntü olmuyor tabi (uzanan kişi Jennifer Lopez olmadığı sürece). Ama bunun saçmalığını fark etmişler ki, 2008’den sonraki makyajlı kasada dışarıdan açmak için logoyu kapak açma düğmesi olarak düzenlemişler.
Bu arada her iki aracımda da sunroof vardı, tabii ki Legacy’nin sunroofu çok daha büyüktü ve ferahlık sağlıyordu.
3- Donanım
Bendeki Alfa 159 Distinctive Plus Qtronic donanımı idi. Döneminde satılan bütün opsiyonlar dahil full versiyonundan (gırtlak dolu dediğimiz ?) sadece BOSE müzik sistemi eksikti. Hatırladığım donanımları yazayım, merak edenler araştırabilir fazlasını. Ekstra bilgi için Distinctive ve Distinctive Plus arasındaki farkları da belirteyim. Sadece Plus versiyonda olanların yanına (DP) ekleyelim.
Sunroof (O), elektrikli hafızalı ve ısıtmalı sürücü koltuğu (DP), elektrikli ve ısıtmalı yolcu koltuğu (DP), 3 bölgeli tam otomatik klima (evet arka taraf için de var) (DP), gerçek siyah deri koltuklar (kırmızı ve bej rengi seçenekleri de varmış zamanında, 2008 sonrası için suni deri olarak değiştirilmiş), far sensörü, yağmur sensörü, buğu sensörü (DP), koku sensörü (DP), xenon farlar, follow me home, asr, vdc (esp), elektrikli ısıtmalı katlanır aynalar (otomatik katlanmıyor düğmeye basmak lazım, geri vitese takınca sağ ayna aşağıya doğru iniyor kaldırım görmek için), hız sabitleyici, hız limitleyici, ön arka park sensörleri, otomatik far yükseklik ayarı (DP).
Legacy’nin donanımlarını saymaya gerek yok zaten tek donanım gelmiş ve 2007 sonrası makyajlı olanlarında bile yukarıda saydıklarımın bir kısmı yoktur. Bu yüzden Alfa bir adım ileride diyebilirim. İçine oturunca da Legacy’den daha üst sınıfmış izlenimi veriyor gerçekten.
Konfor için ayrı başlık açmaya gerek yok. Her iki araç da D segmenti ve buna yakışır konforu sağlıyor. Ayrıca konfor anlayışı göreceli olduğu için detaya girmeye gerek yok. Ancak ben Legacy’yi sert zannederdim, Alfa daha sertmiş süspansiyon olarak. Yani Alfa daha spor ruhlu bir araba çok net. Zaten dönemindeki rakipleri ile yapılan yol tutuş ve savrulma testlerinde hep en önde, burulma katsayısı vs. gibi detaylarda da çok daha üst sınıf araçlarla aynı değerlere sahip.
Ama bana “dünyayı hangisi ile gezmek istersin” deseler düşünmeden legacy derim, bunu da 4x4 olması vs. ile ilgili değil iç mekandaki avantajları için söylerim.
4- Motor – mekanik
1,9 turbo dizel motor ile 2,0 atmosferik benzinli (hatta LPG’li) motoru performans açısında kıyaslamak elbette mantıksız olacaktır. Keşke 2.0 boxer dizel kullanma şansım olsaydı o zaman daha doğru bir kıyaslama yapardım. Ancak Ankara’dan çıkarken hızı 140’a sabitleyip istanbula kadar aynı hızda gidebilmek güzel. Dizel motorun Kızılcahamam rampasında falan bayılmadan çıkması güzel. 6. Viteste 2000 devir civarı seyrediyor.
Legacy’nin avantajı günlük kullanımda ortaya çıkıyor, trafikte biraz daha atak ve stabil bir kullanım sağlıyor. Yakıt tüketiminde ise dizel bile olsa Alfa gerçekten üzüyor biraz ? şehiriçi ev-iş arası (Eryaman-kızılay) kullandığım dönemde 9-10 litre civarında tüketimi vardı. Legacy de 11-12 litre arasıydı, ama LPG fiyatı avantajı ile yakıt konusunda daha insaflıydı.
Alfadaki diğer mekanik aksam ise bana pek güven vermedi. Ön takım problemi kronik zaten Alfa 159 için. Sebebi de karmaşık süspansiyon geometrisi ve yüksek tork diye düşünüyorum. Kullanımı keyifli olunca da insanlar tabi agresif kullanıyor biraz. Ama sen böyle bir araba yapıp insanlara “efendi gibi kullanın yoksa her sene salıncak akis ne varsa elinize alırsınız” diyemezsin. Avrupa’da satılan 4 çeker 159’larda böyle bir sıkıntı olacağını sanmıyorum nitekim. Ki bir de bunun 2,4 Jtd versiyonu var 400 NM standart tork değeri ile.
Alfa 159 da 6 ileri tam otomatik aisin marka şanzıman var. Sanırım arabanın en başarılı olduğu noktalardan biri de bu. Vites geçişleri çok rahat, benim arabam 256.000 deydi ve şanzımanı ilk defa biz indirdik (problemin kaynağını ararken) ve problemin şanzıman olmadığını anlayıp geri taktık. Ve dediğim gibi uzun yolda 6. Viteste 140 kmh ile arabayı yormadan yürütüyordu.
Legacy ise hepimizin bildiği gibi 4 ileri tam otomatik ve vites oranları gerçekten çok iyi optimize edilmiş bile olsa yetersiz kaldığı noktalar oluyordu.
5- Servis, yedek parça
Bu konuda Subaru ile kıyaslamak kolay, çünkü her iki markanın da ülkemiz piyasasındaki yeri belli ve iki marka da “bilen alıyor” kıvamında. Bu yüzden büyük şehirler hariç ustası pek bulunmuyor. Samsun’dan, Trabzon’dan, Antep’ten gelen arabalar biliyorum Alfa için. Yedek parça fiyatları da Subaru ile ya aynıdır ya da bir tık ucuzdur belki. Parça tedarik sıkıntısı pek yok. Özellikle 1,9 jtd motoru çıkma parça konusunda sıkıntı yaratmıyor. Ancak aynı motorun kullanıldığı Saab ve Opel modelleri ile ortak parça sayısı pek fazla değil. Turbosu farklı, üst kapak komple farklı vs. Bu arada doblolardaki 1,9 jtd ile evet ortak parça var ancak en büyük fark onların 8v, alfanın 16v olması. Ön takımlar, yürüyen aksam olarak da yan sanayi parçalar kolayca bulunabiliyor. Fiyatları da çok uçuk rakamlar değil. Ancak ıvır kıvır parçalar illaki zor bulunuyor (cam açma düğmesi vs. gibi). Ben şahsen hiç sıkıntı çekmedim parça konusunda.
6- Sonuç
Her marka için söylenen “buna binersen başka markaya binemezsin” minvalindeki iddiaları düşününce şahsım adına Subaru için bunu doğrulayabilirim. Nitekim kapının önünde Alfa 159 ve Impreza 1.5 awd dururken bile ben her zaman Imprezayı seçiyordum eğer uzun yola çıkmayacaksam. Tabii ki yakıt tüketiminin de etkisi vardı ancak kullanım rahatlığı daha önemliydi. Evet yaşadığım şanssızlıktan ve harcadığım paradan dolayı Alfa ile tanışmamız pek hoş olmadı ancak objektif olarak bakarsam, arabayı sadece A noktasından B noktasına götüren bir taşıt olarak görmeyen herkes bir ara bir Alfa kullanmalı.
Ha ben bir daha alır mıyım? Muhtemelen almam, ama en azından içimdeki ukdeyi attım, kendim yaşadım ve tecrübe ettim. Problemli döneminde problemi çözmek için okuduğum ve izlediğim şeylerden bir hayli tecrübe kazandım. Ufak bir atölye ve gerekli alet edevatla kendim söküp takabilecek seviyeye geldim belki de
Öncelikle, aracı aldıktan 1 hafta sonra üst kapak contası sıkıntısı dolayısı ile başlayan maceramdan dolayı ne kadar objektif olabilirim bilmiyorum. Objektif olacağıma da söz veremiyorum
2020 şubat ayında ani bir kararla bir arkadaşımla birlikte gidip bu arabayı İstanbul’dan aldık. Birlikte gittiğimiz arkadaşım daha önce bu arabadan 2 tane kullanmış ve satmış biriydi. Tecrübelerine güveniyordum yani. sabah araç sahibi araba ile birlikte geldi ve Bostancı Carium Zeki ustaya (Alfacıların bildiği bir ustadır) arabayı gösterdik. Kendisi de kullandı tecrübeye çıktı. Bir sıkıntısı olmadığını gayet iyi olduğunu söyledi. Biz de baktık ettik kaportasına da baktırdıktan sonra arabayı alıp Ankara’ya doğru yola çıktık. Ben şahsen İstanbuldayken hiç kullanmadım. Bilmediğim bir arabayla o trafikte mücadele etmek istemedim, bir de arkadaşım arabayı iyice test etsin diye ona verdim.
Dönüşte otobana çıkınca ben aldım. Araba gerçekten gücünü hissettiriyordu. 1,9 dizel motor 150 hp ve 320 tork ile gayet tatminkardı. Ankara’ya 140 km/h sabit hızda 5,7 lt/100 km ortalama tüketim ile indik. Cüssesine ve hıza göre tüketim iyi gelmişti bana.
Neyse, 1 hafta sonra bir akşam motor hararet uyarısı verdi ve Şaşmaz’a yakın bir yerde sağa çekip durdum. Arabayı birlikte aldığımız arkadaşa sordum, atlayıp geldi hemen sağ olsun. Şaşmazda daha önceden bildiği bir alfa servisinin önüne çektik. Ertesi sabah gittik, biraz baktıktan sonra üst kapak contası olduğuna karar verip 5-6 bin lira civarı masrafı olduğunu söyledi ustamız. Biz de hemen karar vermeyelim diyerek başka bir yere daha götürdük. Ancak yağmurdan kaçarken doluya tutulduğumuzdan habersizdik. Ve o süreç sonunda tam 1 sene sonra araba eski haline döndü. Ancak ilk 2 usta değil başka bir usta düzeltti. Bu hikâye bambaşka. Onu daha sonra yazarım isteyen olursa
Ben burada daha çok, önceden Legacy SW kullanmış biri olarak gözlemlerimi ve zaman zaman kıyaslamalarımı yazmak istedim. Bunu da kendime göre başlıklar altında topladım.
1- Tasarım
Tasarım olarak zaten İtalyan arabasına ve hele de Alfa Romeo’ya diyecek pek bir lafımız yok. Hem iç hem de dış tasarımda gerçekten dönüp baktırıyor her türlü. İçindeyken kendinizi resmen diğer insanlardan 1 sınıf üstte gibi hissediyorsunuz (ya da tamamen benim öyle hissetme eğilimim vardı bilemiyorum). Kendi aracım olan 2006 Legacy SW de bana kalırsa tasarım olarak Alfa Romeo’dan daha aşağıda değil. İç kısımlar evet biraz daha sade ama bunu ergonomi ve fonksiyonellik ile dengelemiş oluyor. Dış görünüş olarak da SW kasanın bende zaten hep +1 puanı vardır. O yüzden alfa ve Subaru arasında şahsen tasarım olarak birisi çok daha ağır basıyor diyemiyorum.
2- Fonksiyonellik, ergonomi ve iç hacim
Bu konuda Alfa Romeo büyük farkla sınıfta kalıyor. Hatta benim için arabadan soğuma seviyesine kadar geldi. Ki yaşadığım mekanik problemleri bilseydiniz o aşamada bile soğumayan birisinin fonksiyonellikte arabadan soğumasının ne kadar büyük bir olay olduğunu anlardınız .
Öncelikle iç mekanda ne bardak koyacak, ne telefon koyacak, ne cüzdan koyacak bir göz bir boşluk vs. yok. Arabaya binerken elinizde telefon ve cüzdanla biniyorsunuz, yan koltuk boşsa ne ala, orası raf görevi görüyor. Kapı içlerinde su şişesi koyacak bir genişlik yok. Orta konsolda çok ufak bir göz var, oraya da ne telefon ne cüzdan sığıyor. Ön yolcu koltuğunda oturan kişi için de aynı şey söz konusu. Hele de uzun yolda çayı kahveyi geçtim kutu içecek bile içmek işkence. Ayrıca arka koltuktaki diz boşluğu da yeterli olmadığı için ön koltuğu öne doğru yaklaştırınca yolcu için sol ayakta sıkıntı başlıyor. Ön konsol öne doğru daraldığı için rahatsız ediyor. Ancak koltukların kendi içindeki ergonomisi çok iyi. Gerçekten insanı çok güzel kavrıyor ve rahat ettiriyor.
Arka kısımda zaten D segmenti bir araba genişliğinden çok uzakta. Bunu fark ettikleri için 2008 yılından itibaren üretilen makyajlı modellerinde koltukların önündeki çıkıntıyı düşürerek diz mesafesini arttırır gibi yapmışlar. Ancak yine de bırakın Legacy’yi, bizim 2008 Impreza HB bile genel olarak bu arabadan çok daha ferah bir iç hacim sunuyor.
Çocuk koltuğu koyduğumuzda bu farkı çok rahat anlıyoruz. Çocuğu olanlar için tercih edilmesi sıkıntılı bir araç yani bence Alfa 159.
Bagaj konusuna gelince, aslında bagaj hacmi oldukça yeterli. Ama yükleme boşaltma için gerekli boşluk çok az. Bu da bagajın kullanımını çok zorlaştırıyor. 159’un da SW modeli var bu arada, ben özellikle onun da bagajına detaylı baktım. Ancak onda da aynı problem var, SW olmasına rağmen o genişliği ve kullanım kolaylığını göremiyorsunuz. Çünkü yanlış hatırlamıyor isem arka kısım bagaj kapağı hariç sedan ve SW de aynı.
Burada beni delirten bir özellikten bahsedeyim. Bagaj kapağı sadece kumanda üzerindeki bagaj düğmesinden veya araç içinde önde tavan kısmındaki kontrollerin içinde bulunan bir düğmeden açılıyor. Yani araba çalışıyorken mesela, arabadan inerken bagajı açıp açmayacağınıza karar verip öyle inmeniz lazım ben kaç kere bagaja kadar gidip kapağı açamayınca ön kapıdan içeri uzanıp bagaj kapağı düğmesine uzanmaya çalıştım. Arabanın dışındakiler için pek hoş bir görüntü olmuyor tabi (uzanan kişi Jennifer Lopez olmadığı sürece). Ama bunun saçmalığını fark etmişler ki, 2008’den sonraki makyajlı kasada dışarıdan açmak için logoyu kapak açma düğmesi olarak düzenlemişler.
Bu arada her iki aracımda da sunroof vardı, tabii ki Legacy’nin sunroofu çok daha büyüktü ve ferahlık sağlıyordu.
3- Donanım
Bendeki Alfa 159 Distinctive Plus Qtronic donanımı idi. Döneminde satılan bütün opsiyonlar dahil full versiyonundan (gırtlak dolu dediğimiz ?) sadece BOSE müzik sistemi eksikti. Hatırladığım donanımları yazayım, merak edenler araştırabilir fazlasını. Ekstra bilgi için Distinctive ve Distinctive Plus arasındaki farkları da belirteyim. Sadece Plus versiyonda olanların yanına (DP) ekleyelim.
Sunroof (O), elektrikli hafızalı ve ısıtmalı sürücü koltuğu (DP), elektrikli ve ısıtmalı yolcu koltuğu (DP), 3 bölgeli tam otomatik klima (evet arka taraf için de var) (DP), gerçek siyah deri koltuklar (kırmızı ve bej rengi seçenekleri de varmış zamanında, 2008 sonrası için suni deri olarak değiştirilmiş), far sensörü, yağmur sensörü, buğu sensörü (DP), koku sensörü (DP), xenon farlar, follow me home, asr, vdc (esp), elektrikli ısıtmalı katlanır aynalar (otomatik katlanmıyor düğmeye basmak lazım, geri vitese takınca sağ ayna aşağıya doğru iniyor kaldırım görmek için), hız sabitleyici, hız limitleyici, ön arka park sensörleri, otomatik far yükseklik ayarı (DP).
Legacy’nin donanımlarını saymaya gerek yok zaten tek donanım gelmiş ve 2007 sonrası makyajlı olanlarında bile yukarıda saydıklarımın bir kısmı yoktur. Bu yüzden Alfa bir adım ileride diyebilirim. İçine oturunca da Legacy’den daha üst sınıfmış izlenimi veriyor gerçekten.
Konfor için ayrı başlık açmaya gerek yok. Her iki araç da D segmenti ve buna yakışır konforu sağlıyor. Ayrıca konfor anlayışı göreceli olduğu için detaya girmeye gerek yok. Ancak ben Legacy’yi sert zannederdim, Alfa daha sertmiş süspansiyon olarak. Yani Alfa daha spor ruhlu bir araba çok net. Zaten dönemindeki rakipleri ile yapılan yol tutuş ve savrulma testlerinde hep en önde, burulma katsayısı vs. gibi detaylarda da çok daha üst sınıf araçlarla aynı değerlere sahip.
Ama bana “dünyayı hangisi ile gezmek istersin” deseler düşünmeden legacy derim, bunu da 4x4 olması vs. ile ilgili değil iç mekandaki avantajları için söylerim.
4- Motor – mekanik
1,9 turbo dizel motor ile 2,0 atmosferik benzinli (hatta LPG’li) motoru performans açısında kıyaslamak elbette mantıksız olacaktır. Keşke 2.0 boxer dizel kullanma şansım olsaydı o zaman daha doğru bir kıyaslama yapardım. Ancak Ankara’dan çıkarken hızı 140’a sabitleyip istanbula kadar aynı hızda gidebilmek güzel. Dizel motorun Kızılcahamam rampasında falan bayılmadan çıkması güzel. 6. Viteste 2000 devir civarı seyrediyor.
Legacy’nin avantajı günlük kullanımda ortaya çıkıyor, trafikte biraz daha atak ve stabil bir kullanım sağlıyor. Yakıt tüketiminde ise dizel bile olsa Alfa gerçekten üzüyor biraz ? şehiriçi ev-iş arası (Eryaman-kızılay) kullandığım dönemde 9-10 litre civarında tüketimi vardı. Legacy de 11-12 litre arasıydı, ama LPG fiyatı avantajı ile yakıt konusunda daha insaflıydı.
Alfadaki diğer mekanik aksam ise bana pek güven vermedi. Ön takım problemi kronik zaten Alfa 159 için. Sebebi de karmaşık süspansiyon geometrisi ve yüksek tork diye düşünüyorum. Kullanımı keyifli olunca da insanlar tabi agresif kullanıyor biraz. Ama sen böyle bir araba yapıp insanlara “efendi gibi kullanın yoksa her sene salıncak akis ne varsa elinize alırsınız” diyemezsin. Avrupa’da satılan 4 çeker 159’larda böyle bir sıkıntı olacağını sanmıyorum nitekim. Ki bir de bunun 2,4 Jtd versiyonu var 400 NM standart tork değeri ile.
Alfa 159 da 6 ileri tam otomatik aisin marka şanzıman var. Sanırım arabanın en başarılı olduğu noktalardan biri de bu. Vites geçişleri çok rahat, benim arabam 256.000 deydi ve şanzımanı ilk defa biz indirdik (problemin kaynağını ararken) ve problemin şanzıman olmadığını anlayıp geri taktık. Ve dediğim gibi uzun yolda 6. Viteste 140 kmh ile arabayı yormadan yürütüyordu.
Legacy ise hepimizin bildiği gibi 4 ileri tam otomatik ve vites oranları gerçekten çok iyi optimize edilmiş bile olsa yetersiz kaldığı noktalar oluyordu.
5- Servis, yedek parça
Bu konuda Subaru ile kıyaslamak kolay, çünkü her iki markanın da ülkemiz piyasasındaki yeri belli ve iki marka da “bilen alıyor” kıvamında. Bu yüzden büyük şehirler hariç ustası pek bulunmuyor. Samsun’dan, Trabzon’dan, Antep’ten gelen arabalar biliyorum Alfa için. Yedek parça fiyatları da Subaru ile ya aynıdır ya da bir tık ucuzdur belki. Parça tedarik sıkıntısı pek yok. Özellikle 1,9 jtd motoru çıkma parça konusunda sıkıntı yaratmıyor. Ancak aynı motorun kullanıldığı Saab ve Opel modelleri ile ortak parça sayısı pek fazla değil. Turbosu farklı, üst kapak komple farklı vs. Bu arada doblolardaki 1,9 jtd ile evet ortak parça var ancak en büyük fark onların 8v, alfanın 16v olması. Ön takımlar, yürüyen aksam olarak da yan sanayi parçalar kolayca bulunabiliyor. Fiyatları da çok uçuk rakamlar değil. Ancak ıvır kıvır parçalar illaki zor bulunuyor (cam açma düğmesi vs. gibi). Ben şahsen hiç sıkıntı çekmedim parça konusunda.
6- Sonuç
Her marka için söylenen “buna binersen başka markaya binemezsin” minvalindeki iddiaları düşününce şahsım adına Subaru için bunu doğrulayabilirim. Nitekim kapının önünde Alfa 159 ve Impreza 1.5 awd dururken bile ben her zaman Imprezayı seçiyordum eğer uzun yola çıkmayacaksam. Tabii ki yakıt tüketiminin de etkisi vardı ancak kullanım rahatlığı daha önemliydi. Evet yaşadığım şanssızlıktan ve harcadığım paradan dolayı Alfa ile tanışmamız pek hoş olmadı ancak objektif olarak bakarsam, arabayı sadece A noktasından B noktasına götüren bir taşıt olarak görmeyen herkes bir ara bir Alfa kullanmalı.
Ha ben bir daha alır mıyım? Muhtemelen almam, ama en azından içimdeki ukdeyi attım, kendim yaşadım ve tecrübe ettim. Problemli döneminde problemi çözmek için okuduğum ve izlediğim şeylerden bir hayli tecrübe kazandım. Ufak bir atölye ve gerekli alet edevatla kendim söküp takabilecek seviyeye geldim belki de